Kutuplaşma bitmişmiş, birlik beraberlik falan filan, yemeyin bunları...
Ayasofya'nın yeniden cami olmasına "gıcık kapan" bir kesim var.
Ne ki, kendi kendilerine homurdanmakla yetiniyorlar, sesleri çıkamadı.
Gerçi "Sultanahmet Camii'ni de müze yapalım" diyen zıpır da görülmüştü ama...
Pek pek "turistlere bilet kesemeyeceğiz, paracıklar gidecek" diye dırlanıyorlar.
Büyük tepki göreceklerini biliyorlar.
Hem de oy kaybedecekler, Kılıçdaroğlu bunun için ağzını açamıyor.
Ötekiler zaten kendi kendilerini inkar etmiş olurlar, İmamoğlu, Karamollaoğlu, Davutoğlu, Akşeneroğlu, Babacanoğlu...
Tayyip Erdoğan ellerini kollarını bağlamış oldu, hepsine bir kere daha "tur bindirdi"...
***
Bir "mozaikler meselesi" kalıyordu, çözüldü.***
Ayasofya bir gün yeniden müze olur mu?
Vatikan'daki Saint-Pierre kilisesini müze yapsınlar, düşünürüz.
Yunan başbakanı da "Avrupa Birliği'ne bundan böyle nah girersiniz" mealinde bir laf etmiş.
Buna hiç gerek yok. Ayasofya'yı yeniden cami yapmak Avrupa Birliği'ne "girmiyorum ulan" demektir. One minute, yani...
***
Geyik de yasak
İstanbul'da deniz kıyısında çekirdek çıtlama ve kabuklu yemiş yeme yasağının yanısıra, berbere de müşteriyle konuşması tavsiye edilmiyor.
"Mümkünse" diyorlar... Konuşulsa bile "alçak sesle"...
Mümkün değildir.
Berberde olayın yarısı tıraşsa, diğer yarısı da bir başka türlü tıraş, yani "geyiktir", özellikle de futbol geyiği.
Çıtlama yasağının virüsle mirüsle ilgisi yok, temizlikle ilgisi var. Çünkü kabukları yere atıyorlar.
Peki Belgrad Ormanları'na iki günde bırakılan 29 ton çöp ne olacak?
Berberler için de çaresiz ligin bitmesini bekleyeceksiniz.
Aksi takdirde gazetede okursunuz: Ateşli bir müşteri, "abi tamam, anladık, siz şampiyon olacaksınız ama lütfen bağırma" diyen berberi bıçakladı!