Ali Poyrazoğlu'nun sahnelediği bir oyun vardı, yanlış hatırlamıyorsam rahmetli Refik ağabeyin (Refik Erduran) bir oyunu...
Orada bir "takıntılı deli" tipi vardı, hem de Aydemir ağabey (Akbaş) oynuyor ki tadından yenmez.
Bu tip, güzel güzel ve akıllı uslu konuşurken bir noktada sapıtıyordu.
Örneğin trafik sorunu tartışılıyor... Şeritlerin, kaldırımların, refüj alanlarının yetersizliği...
Delinin hemen gözleri parlıyor ve atılıyordu:
"Eksene oraya domates!"
Sahneye de elinde bir saksı ve içinde bir domates fidesiyle çıkmıştı.
Domates manyağı...
Psikiyatri biliminde bu tiplere "monomanyak" deniyor, tek bir şeye kafayı "takmış" olanlar...
Basınımızda da vardır.
***
Takıntıları elbette Tayyip Erdoğan.***
Üzülme, eskisi sapasağlam duruyor.
"Senin adamın" kazanırsa gene orada oturur.
Haaa, bu arada niçin "ilk" köşkün yani o bağ evinin müze yapıldığını, niçin yeni bir köşke ihtiyaç duyulduğunu da sorgula ve bunun Atatürk'ün manevi şahsiyetini rahatsız edip etmediğini tartış. Bu tartışmayı "eski meclis binasına" da yansıt. Oradan Ankara Palas'a ve Karpiç'e de gelebilirsin.
Kılıçdaroğlu, iktidara gelince Külliye'yi Ortadoğu Teknik Üniversitesi'ne vereceğini söylemişti. "Niçin Ankara Üniversitesi'ne değil" diye hesap sor.
En iyisi, yıksana orayı, eksene oraya domates!
***
Mekanik de olabilir mi bacım?
"Corona virüsü ilk ortaya çıktığından beri tartışılan şey virüsün biyolojik olup olmadığıydı..."
Sevilay Yılman