Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

E böyle olur işte

Değerli meslektaşımız Faruk Bildirici RTÜK'ten kovulmuş.
Daha önce de Hürriyet'ten kovulmuş, kendisine CHP sahip çıkmış, RTÜK üyeliğine getirmişti.
Başı derde giren hemen her muhalif gazeteciye yaptığı gibi (ama biz aç kalsak zevk duyarlar.)
Bildirici, para karşılığı haber yapan, yazı yazan bir kısım Hürriyet esnafının ipliğini pazara çıkarmıştı. (O gitti, esnaf sapasağlam yerinde.) "Ombudsmanlığa" doyamadığı için bu sefer de RTÜK Başkanı'na saldırdı...
Gizli oturumları da açık etti...
Eh, CHP'ye bir diyet borcu vardı tabii. AKP'ye bir kamış atacaktı.
Bizde de vardı bir zamanlar bir ombudsman, patrona küfür etti, ayrılmak zorunda kaldı.
Ne kadar haklı olursan ol, dünyanın hiçbir ülkesinde, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir siyasi ya da ekonomik rejimde, ister özel şirkette ister devlet şirketinde, "çalıştığın müesseseye zarar vererek" orada barınamazsın. Yolunu ayırırlar.
Bizim eski ombudsman şimdi İsveç'ten hükümete giydiriyor.
Umarım Bildirici de aynı yolu tutmaz.
Fakat ne yiyip ne içecek? Namuslu adamdır, onun Can Dündar gibi çeşitli yabancı gizli servislerden ve FETÖ'den işleyen maaşı yoktur.
Kendisi için en iyi çözüm, önce bir CHP belediyesinde basın danışmanlığı, sonra da bir CHP milletvekilliğidir.
Hükümete saldırmış hatta hakaret etmiş olan bazı CHP militanı gazeteciler gibi...
Böylece marazdan umur doğar.

***

Doksanlı yıllarda, hatırlayanlar bileceklerdir, her akşam televizyonda yorum yapıyordum.
Babıali'de epeyce bir "alerji" uyandırmıştım, düşmanlarımın sayısı hızla artıyordu.
RTÜK tartışması gündemdeydi...
Özellikle Mesut Yılmaz, "özel televizyonlara dizgin vurulması" için uğraşıyordu...
Dilimin döndüğünce uyardım.
Televizyonları denetleyecek bir üst kurulun (elbette "bizi başıboş bırakın" demiyorduk) "bilimsel ve objektif" olmasını istedim.
Bu kurul konunun uzmanlarından, örneğin iletişim bilimcilerinden, elektronik mühendislerinden, eğitimcilerden, psikolog ve pedagoglardan, sinemacılardan, müzikçilerden vb. oluşmalıydı...
Çünkü "politikacıların eline bırakılırsa" ileride maraza çıkacaktı.
İktidar-muhalefet çatışmaları Meclis'ten çıkıp oraya yansıyacaktı.
Sözümü dinletemedim.
Medya, ne televizyonlar ne de yazılı basın, tınmadı bile.
Olup bitenleri mal gibi seyretti.
Çünkü bize "gıcık" oluyorlardı, ak dediğimize elbette kara diyeceklerdi.
İstanbul Belediyesi'ndeki rezillikleri de biz ortaya çıkarmamış mıydık?
Fakat kendi televizyonum da aldırmadı.
(İlk kazığı da o yedi.) Yirmi beş yılda da işte bu noktaya geldik.
RTÜK gibi bir kurumu siyasi partilerin insafına bırakırsan, işte böyle olur.
"Senin üzerinden" birbirleriyle hesaplaşırlar.
Müstahaktır.
Değerli kardeşimiz Faruk Bildirici'ye, "müstakbel" CHP milletvekilliğinde şimdiden başarılar dilerim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA