Fransa'dan getirttim, bir çırpıda okudum (yasak değil.)
Türkiye'de yayınlanması da yasak değil ama yayıncılar "başımıza bir iş gelir" diye korkuyorlar.
Şimdilik ancak Fransızca bilenlere sesleniyor, özellikle de Türkiye düşmanı Fransız aydınlarına.
Hapishane koşullarında kısa kısa "vinyetler" şeklinde yazılmış, belki mektuplarla belki avukatlara parça parça verilerek "dışarı çıkarılmış" bir kitap bu...
Ahmet bir yandan berbat hapishane koşullarını anlatıyor, bir yandan felsefe yapıyor.
Usta işi "tespitleri" var. Otuz yıl önce ben de gözaltına alındığım için iyi bilirim:
Birdenbire başka bir dünyaya geçersin, bildiğin ve alışık olduğun dünya çok uzak ve ulaşılmaz hale gelir, diğer insanlarla aranda derin bir uçurum açılır. O arada bir tanıdık yüz görmek bile seni çok sevindirir.
Hazin bir kitap bu.
Fakat Ahmet, o korkunç egosuyla, kitabı hazin olmaktan kurtarıp bir "ukalalık anıtı" haline getirmek için çok uğraşmış.
Hayır, yüreğime hançer saplanmadı bazıları gibi, tam saplanacak olduğunda Ahmet o hançeri çekti aldı.
Ermiş Augustinus'tan giriyor, Dante'den geçip Brodsky'ye bağlanıyor, o arada Steinbeck'in, Tolstoy'un, Murakami'nin, daha birçoklarının, en başta Homeros'un hatırını soruyor. Kendini Odysseus'a benzetiyor.
İçi rahat olsun: Fransız aydınları onun ne kadar kültürlü bir adam olduğunu görüp beğeneceklerdir.
***
O korkunç "kibir" sapasağlam ayakta.***
Eleştirmenlerimiz günün birinde "kitap tanıtma yazarı" olmaktan kurtulup gerçekten eleştirmen olmaya karar verdiklerinde, bu kitabı herhalde Arthur Koestler'in "İspanya'da Ölüm Güncesi" adlı o unutulmaz kitabıyla karşılaştıracaklardır (dilimize çeviren de Ahmet'in rahmetli babasıydı)...***
Bu kitap günün birinde Türkiye'de yayınlanır mı?