19 Mayıs'larda gelenek olmuştu: İlle Atatürk'ü Şişli'deki evden çıkarıp Dolmabahçe'ye götürecekler... Ama Harbiye-Taksim üzerinden mi, Osmanbey- Maçka üzerinden mi, yoksa Mecidiyeköy- Beşiktaş üzerinden mi gittiğini de kimse bilmiyor...
O zamanlar "Atatürk'ü oynayacak çocuk" bulmak zor olduğundan (bu günah sayılıyordu), üstü açık arabanın arka koltuğuna bir Atatürk "büstü" yerleştiriyorlardı. Araba açık olacak ki vatandaş açık seçik görsün. Atatürk "beni görmek demek behemehal yüzümü görmek demek değildir" demiş, ne gam...
Fakat araba, daha eski bir şey bulunamadığından, 1965 modeli, "direksiz" tabir edilen bir Chevrolet Impala'ydı!
Neyse, daha sonra Atatürk'ü oynayacak "içkisi, sigarası, kumarı, gece hayatı, kötü alışkanlıkları olmayan" (bunlar Turgut Özakman ilkeleridir) bir çocuk buldular, Dolmabahçe'de demeç verdi: Samsun'a şeriatçılarla mücadele etmeye gidiyorum!
Biz Yunan ordusu sanmıştık.
***
30 Ağustos'ta herkes yürüyüş yapıyor ya, İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği de arabalarıyla yürümüş. Maltepe'den kaptırmışlar, elbette Bağdat Caddesi'nin kalbini fethederek birinci köprüden geçip Dolmabahçe Sarayı'na gitmişler.
Orası Vahdettin'in evi olduğu için değil tabii, yanlış anlamayınız.
İmdi... Hepi topu yüz yirmi beş yıllık bir geçmişi olan otomobilin nesi "klasik" sayılıyor acaba? Tombak mı bu yahu?
Baktık, hemen hepsi Atatürk döneminden çok sonranın, bazıları bizim çocukluğumuzun, kimileri gençliğimizin modelleri.
Neredeyse düne kadar Kadıköy- Bostancı dolmuşu yapan da var.
Bunlar niçin 30 Ağustos'ta piyasaya çıkıyorlar?
Bu Zafer Bayramı'dır,
"Külüstürler Bayramı" değildir ki...
Yakışıyor mu bu sakillik 30 Ağustos'a?
Yoksa büyük önder
"istikbal motorlu kara taşıtlarındadır" mı demişti de bizim
haberimiz yoktu?
Eski araba koleksiyonu yaparsın, anlarız. Caddeye salıp havanı atarsın, anlarız. İstersen aptal kızlara
"kepçe" yaparsın, eyvallah. Arkadaşlarınla birleşip
"gün" tertiplersin, hep birlikte zart zurt korna çalıp kafa ütülememek şartıyla onu da anlarız.
Arabalar
"hiç değilse" onlu yılların, yirmili yılların modelleri olur, onu daha iyi anlarız.
1948 model De Soto'nun, 1953 model Packard'ın, 1956 model
"Şavrule"nin uzaktan yakından ne ilgisi var 30 Ağustos'la?
***
Osmanlı döneminde, Alay Köşkü'nde oturup onları seyreden padişahın önünden İstanbul esnafının çeşitli temsilcileri kendi meslek marifetlerini sergileyerek geçerlerdi...
Bu arada hamamcılar ve tellaklar da birbirlerine kese sabun sürerek!
Ona benzedi desem, o da değil...
Bu sakillik
"kendini ve arabasını göstermek" amacıyla yapılıyor. 30
Ağustos buna alet ediliyor.
Ama boşa gitti, çünkü hiçbir büyük gazete resmini basmadı, tek satırla sözünü edip geçtiler.
Benim gözüme Internet'te ilişti.
"O da bize yeter" diyorlarsa mesele yoktur.