Kılıçdaroğlu, o derin genel kültürü ve tarih bilgisiyle, "sağ-sol kavramları on sekizinci yüzyılda kaldı" demiş.
Herhalde, Fransız devrim meclislerinde "başkanlık kürsüsüne göre sağda ve solda oturanları" kastetmiş olmalı. Biryerlerden duymuştur.
Fakat bunu söyleyeni Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde çaktırırlar, Türkiye'de parti başkanı yapıyorlar.
Sağ ve sol kavramları orada kalmadı, on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda hem de "bütün hızıyla" sürdü...
Günümüzde de sapasağlam ayaktadır. Sovyetler Birliği'nin yıkılmış olması "solun ortadan kalktığı" anlamına gelmez. Ortadan kalkanlar, işçi sınıfı adına hareket ettiğini söyleyerek işçiye en büyük kazığı atan hırbolardır.
Sol bunalımda olabilir, bunun da nedeni kendini yirmi birinci yüzyıla göre henüz ayarlayamamış olmasıdır.
Kılıçdaroğlu'nun bu zırvasını tercüme edersek, herhalde "CHP solcu değildir" anlamına geliyor...
Orada haklıdır.
Lakin, bunu söyleyen Kılıçdaroğlu iki cümle sonra dönmüş, "CHP sosyaldemokrat bir parti" demiş.
Kavramlar on sekizinci yüzyılda kalmış olduğuna göre, bu mantıkla, sosyaldemokrasi solculuk değilmiş! Peki neymiş?
Bir karar ver Kemal Bey...
İstersen soluna soğan, sağına sarımsak as da şaşırma.
***
CHP, bürokrat diktası altında ülkemizi "
Batı uygarlığına eklemlemekle" görevli ve yükümlüydü. Varlık nedeni de, hikmeti de, marifeti de buydu. "
Tatlılıkla" olamayacağına göre bunu zorla yapacaktı elbette.
Büyük ölçüde başardı.
Başarınca da "
miadını" doldurdu.
İktidardan gitti ve bir daha da gelemedi çünkü gelmesi için bir neden yoktu.
Tövbe, ara ara gelir gibi oldu, gene bürokrat darbeleri sayesinde.
İktidardan düştüğü günden beri de, altmış dokuz yıldır, yalpalıyor.
Sağa da yatmayı denedi, sola da yatmayı denedi. Fakat temel niteliği olan "
bürokrat dikta partisi" kimliği onu her seferinde tökezletti.
Bu nedenle içinde her çeşit insan var, bozkır bürokratı kalıntıları, sosyalistler, kılıç artığı komünistler, Kürtçü ayrılıkçılar...
İktidarda olduğu dönemde "
insicam" gösteriyordu, çatlak ses çıkarmak için büzük isterdi.
Ne ki, taşra tüccarı, eşraf, yeni yeni filizlenmekte olan sanayici, memur baskısına daha fazla dayanamadı, kazan kaldırdı. CHP, ekonomik kalkınmaya destek değil köstek olmaya başlamıştı.
Eşraf memurları niçin önce desteklemiş, diktaya niçin boyun eğmişti?
"
Ermeni meselesinin hesabını vermekten onları ancak bürokrasi koruyabilirdi"
de ondan.
Bu korumaya gerek kalmadığı anda da koptu gitti...
Senin bu meselede "
pozisyonun" nedir Kemal Bey? Sen kimin temsilcisi, kimin lideri olarak orada oturuyorsun?
Onu bırak, ne anlattığımı olsun acaba anlayabildin mi Kemal Bey?