Yok işte, sıksan sıksan konu yok... Bu zamanda olmaz da zaten.
Yaz sıcağını atlatmaya bakacaksın. Sonbaharda ortalık serinleyince herhalde hayat da canlanır.
Bu arada sakın atlama haa, meteoroloji uyarmış! Uyarmadığı gün yok, yakında "kar alarmı" da verecekler... Bekleniyor... Ne zaman bekleniyor? Şubat ayında.
Fakat denize giren bikinili kızlar ve temmuz ayının "geleneksel" transfer balonları da çarkı döndürmeye yetmiyor... Kızlarla yalnızca abazanlar, transfer yalanlarıyla da berber kalfaları ilgileniyorlar.
Şu lig de başlayamadı gitti... Otuz sekiz derecede doksan dakika koştursalar da fenalık geçirseler, "su molası" falan verilse... "Tedavileri gerçekleştirilse"...
O zaman dönüp kıt eğitimli ve kıt akıllı kadıncağızları gıdıklayacaksın: Falanca dizinin bilmemkimi olan kız filanca dizinin hangi çocuğuyla yeni bir aşka yelken açmış?
Şarkıcı bilmemkime hangi sanal sapık ne hakaret etmiş... Bak, orada ekmek var.
Ya da turizm: Münbiç... Yeni tatil cennetiniz!
Ama politika da şart.
Politika seni bıraktı ama sen politikayı bırakamazsın.
Sanki daha beş hafta önce seçim olmamış ve sanki iki ay sonra yeni bir seçim olacakmış gibi, ver coşkuyu, ver coşkuyu...
Gerilimi ayakta tutmak için "kayıkçı kavgası" da en etli konudur tabii.
Kimseyi ilgilendirmeyen en hurda ayrıntılar bu durumda birdenbire önem kazanırlar: Çörtüklüpörtük belediyesi İnce'nin arkasındaymış fakat Çemişlidağ belediyesi Kılıçdaroğlu'nu destekliyormuş...
İmza-toto'da maç son olarak kaç kaç?