Bilmem farkında mısınız, muhalif basın bir haftadır Akşener'i, Perinçek'i, Karamollaoğlu'nu unuttu. Hatta Demirtaş'ın bile adını anmıyorlar, belki utanmışlardır.
Şimdilik çalışmalarını İnce üzerinde yoğunlaştırdılar, ince ince (yok canım, aslında kalın kalın.) Çünkü ötekilerle işleri şimdilik bitti!
Günü gelince, örneğin belediye seçimlerine doğru, ısıtıp yeniden piyasaya süreceklerdir.
İşlerine yarayacağı ölçüde...
Başka "ticaretleri" olmadığı için şimdi belediye seçimlerini "köpürtme" kampanyasına da başladılar.
Dertleri belediye seçimlerini öne, yani gelecek mart ayından bu sonbahara çektirmek, bu arada Muharrem İnce'yi de "münasip" bir belediyeye oturtmak...
Hiçbirinden "yanılmışız, özür dileriz" gibilerden bir ses duyamadık.
"Biz sahtekârız, sizi kandırdık, yalan söyledik, biz gazete falan değil varakpareyiz" demelerini beklemiyoruz da hani...
***
Hepsi Kılıçdaroğlu'na yükleniyor ama maşallah İnce'ye hiç "
başaramadın, bırak" diyen yok! Başarı ölçüsü "
seçim kazanmak" değil miydi?
Desenize, İnce'nin birşeyi tuttuğu yok ki bıraksın, kendisi şimdi herhangi bir taşralı parti üyesi, o kadar.
Meral Akşener'e de "
kazanamadınız hanımefendi, parti başkanlığından vazgeçiniz"
diyen çıkmadı.
Temel Karamollaoğlu'na, keza...
Selahattin Demirtaş'ı saymıyorum.
***
Faşist yazarlardan öğreniyoruz: Atatürkçü Düşünce Derneği ADD büyük bir çekişmeye sahne oluyormuş...
"
AGD" değil ha, ADD... Ötekinin bambaşka bir anlamı vardır!
Süheyl Batum, Kılıçdaroğlu tarafından tasfiye edildikten sonra "
evinin erkeği" olmaktan vazgeçmiş, sıkılmış, Tansel Çölaşan'a karşı dernek başkanlığına aday olacakmış.
"
Hayli çekişmeli bir yarış izleyeceğiz" diyorlar faşistler.
Kendi bardaklarında haybeden fırtına...
İyi iyi... Yeni başkan bir de "
cumhuriyet mitingi" düzenlesin ki faşist yazarlar beş yüz
bin kişiyi beş milyon gösterip gene toplu mastürbasyona
otursunlar.