Deniz Baykal'ın fotoğrafını yayınladılar.
Hani Baykal'ın bir televizyon kanalı vardı, otuz milyon liraya satışa çıkarmıştı, onun yöneticisi Şaban ziyaretine gitmiş, cep telefonuyla fotoğrafını çekmiş, o göndermiş...
Burası
Türkiye'dir, CHP bir bankanın ortağı olursa, CHP'nin eski başkanı da bir televizyon sahibi olur tabii.
"Milyoner solculara" ancak Türkiye'de rastlanır.
(Yok, tövbe, bir tane de Fransa'da vardı, "kızıl milyarder" diyorlardı.) Fakat bunlar aslında solcu molcu olmadıkları için de zengin olmalarında bir sakınca yoktur!
Erenköy köşklerinde doğup büyüyen, Osmanlı aristokratı, paşa yeğeni eski Türk komünistlerini nasıl izah edeceğinizi de siz düşünürsünüz artık.
***
Deniz Baykal sekiz aydır hasta.
Beyin damarları tıkandı, felç geçirdi, uzun süredir tedavi görüyor.
Almanya'ya götürüp getirdiler, burada da hastaneden bir türlü çıkamadı.
Geçenlerde "
şuurunun bir ara kapanıp tekrar açıldığını" söylediler,
kimse üstünde pek durmadı.
Henüz iyileşmiş değil yani.
Elbette en kısa sürede acil şifalar dileriz, keşke bizim dememizle iş bitseydi...
Deniz Baykal seksen yaşında ve iyi değil.
Bu yaşlı ve hasta adamı gene birinci sıradan milletvekili adayı gösterdiler.
Kazanacağı da kesindir tabii.
Fotoğrafında bana biraz "
tuhaf" göründü: Sert ve ters bakıyor, bir kaşı yukarıda bir kaşı aşağıda, eli de "
takallüs" etmiş, kasılmış yani.
Bununla "
sapasağlam" olduğunu söylemek istediler ama pek öyle görünmüyor.
"
Yamulmuş" olduğu belli.
Bu adam, "
en yaşlı üye" sıfatıyla yeni meclisin açılışını yapacak. Geçen seferki gibi. Sonra da yerini, gene geçen sefer olduğu gibi, AKP mebusu bir "
akil adama" bırakacak.
Açabilecek mi? O haliyle kürsüde durabilecek mi? Sonra da meclis sıralarında yerini alıp "
yasama faaliyetlerine" katılabilecek mi?
Belli ki Deniz Baykal'a bir "
jest" yapılmıştır.
Kendisinden siyasi bir fayda umulduğundan değil, "
Fetö'nün gazıyla seni devirdik, kusura bakma, bununla idare et" denilmiştir.
(Cumhurbaşkanı adayı olmak istemişti, bu haliyle artık CHP'ye yeniden başkan olması bile mümkün değildir.) O da buna itiraz etmemiştir. "
Beni harcayanların şimdi bu ikiyüzlü tutumunu reddediyorum" dememiştir.
Belki de aklı fikri tam olarak yerinde olmadığından neler olup bittiğini tam olarak anlayamamıştır.
Hani
Muharrem İnce'nin de, Kılıçdaroğlu'nun kendisine attığı "
gizli kazığa" sesini çıkaramaması gibi!
Kendisini ziyaret edip resmini çeken televizyon müdürüne sorarsanız, Deniz Baykal, "
24 Haziran'da ikinci bir bayram sevinci yaşayacaklarına inandığını" söylemiş... Söyledi mi, müdür Şaban mı uydurdu, bilemeyiz.
İkinci bir bayram sevincini 24 Haziran'da değil ancak 21 Ağustos'ta yaşarlar elbet, hepimizle birlikte Kurban Bayramı'nda.