Çiftçiler Beştepe'ye çıkmışlar...
Muhtarlarla alay ettikleri gibi bununla da alay etsinler.
Öyle ya, vaktiyle CHP'nin Ankara valisinin "öküz Anadolulu" dediği çiftçinin cumhurbaşkanının huzurunda ne işi var? Bunlar bir cumhurbaşkanına şöyle iki yüz metreden fazla yaklaşacak insanlar mı? Allah bilir Ankara sokaklarında tıraşsız ve kravatsız da dolaşmışlardır...
Evet, resmine baktık, aralarında kasketli adamlar, başörtülü kadınlar var.
Bunlar eskiden değil Çankaya'ya çıkmak, köşkün caddesinin kaldırımından bile geçemezlerdi.
Fakat nankör köylü, bir smokin bile giymek zahmetine katlanmıyor işte!... İnsan madem köşke çıkacak, koşar Boyner mağazalarına, bir smokin uydurur. (Bu zihniyet iktidara dönerse Arap turistlere de sınırdan girerken "tıraş ve kravat" zorunluluğu getirecek, bir paşa öyle demişti.)
Cumhurbaşkanının huzuruna çıksa çıksa Tanzanya Büyükelçisi çıkar, o da elçiyi "kabul edip bir süre görüşür", ertesi günü haber olur...
Cumhurbaşkanı, çiftçilere "mazot paranızın yarısı devletten" demiş.
Devlet, tarıma "sübvansiyon" veriyor yani.
Devlet son on beş yılda (AKP iktidarında) çiftçilere toplam 103 milyar lira dağıtmış. Hibe etmiş. Nakit olarak!
Belki makarna ve bulgur da vermiştir canım...
Para dağıtmak en büyük suç ya (faşistler "ama devleti düşünen yok" diyorlardı), bu da çok ayıp olsa gerektir.
Ziraat Bankası, "300 başa kadar" yani en çok 300 koyunu olana kredi veriyor, hem damızlık koyun hem de yem parası...
Bunların bakım ücreti ve sigortası da avans olarak ödeniyor...
Doğacak kuzular için de alım garantisi...
Buraya kadarı küçük baş hayvanlar için.
Büyük baş hayvan yetiştiriciliği için de şimdi yüzde 10 sübvansiyonlu kredi...