Peki peki. "Ciddiye al" dediler, alalım bari.
CHP kurultayında Muharrem İnce başkanlığa aday olacakmış.
Kazanamayacak.
CHP kurultayında Ümit Kocasakal da aday olacakmış.
Olamayacak.
Çeşit olsun diye bu cümbüşte Bedri Baykam'ı da (gene) görmek isterdik doğrusu... Ben olsam Mustafa Sarıgül'ü de sahneye çıkarırım, assolist altı...
Kemal Kılıçdaroğlu partinin "lök gibi" başındadır ve 2019 seçiminde uğrayacağı yenilgiden sonra bile partinin başında lök gibi oturmayı sürdürecektir.
Çünkü Deniz Baykal da sağlık nedenleriyle artık siyasi tarih dışındadır, yaşı da seksen üstelik.
Aslında yazı bitti...
Ama ciddiye almayı sürdürelim.
Aydın Doğan'ın adamları bu kurultaya utanmadan "değişim kurultayı" demişler.
Hayır. Bir "değişmeme" kurultayıdır.
Bunu niçin yapıyorlar?
Hiçbirinin CHP'de gerçekten bir değişim bekleyecek kadar aptal olduğunu sanmıyorum.
Müşterilerinin ağzına sakız vermek için.
Öyle ya, emekli kahvesinde herkes okey oynamaz ki, kimisi de ıhlamurunu içerken memleketi kurtarır. (Zaten okeyi gençler oynuyorlar, yaşlılar daha ziyade maça kızı ve pişbirik severler.) Yok efendim, bu sözde değişim, dönüşüm ve yenilenme aslında Kemal Bey'in kendi programıymış!
Kendinden başka herkesi değiştirecek...
Herkesi değil tabii canım, "çatlak ses" çıkaranları.
Kurultayın adı "adalet ve cesaret" olacakmış. Sloganı buymuş.
Vallahi "aşk ve ihtiras" da olabilirdi hani!
Gurur ve önyargı, akıl ve duyarlık, Jane Austen'den istediğin kadar apart.
(Kemal Bey şimdi "Buyur?" diyecek, "Jane Austen kim, Theresa May gibi birisi mi?"...
Parvus Efendi'yi de Yorgo Bacanos gibi birisi sanıyordu.) Bu kurultayda acaba Kemalistler mi kazanacaklarmış yoksa "goşistler" mi?
Acaba bunlar Atatürk'ün "askerleri" mi oluyorlarmış yoksa "yoldaşları" mı?
Bir şey oldukları yok, bütün kavga gürültü birkaç belediye kapmak içindir.
Çünkü ucunda para var.
Görevden alınacak daha başka belediye başkanları da varmış sırada, çünkü "havuzlar" mavuzlar kurulmuş...
Nostalji bu ya, şimdi yirmi beş yıl geriye gittim.
Hani şu televizyonda tatlı tatlı kapıştığım Nurettin'li, Ergun'lu, Hilmi'li günlere...
Ve de "müteveffa" bir partiye...
Ama CHP ölmez, vatan bölünmez.
CHP Çanakkale'ye (pardon, Troya'ya) olmayan heykeller diktirir.
Ya da Orta Anadolu'ya olmayan kentler kurar.
Kusura bakmayın, ciddiye al dediniz ama bundan fazla alamıyorum.
Yaz dediniz yazdık işte.