Tapınıyorsunuz diyoruz, çok kızıyorlar. "Anıtkabir'i Kâbe, Nutuk'u kutsal kitap, Atatürk fotoğraflarını da 'ikona' yaptınız" diyoruz, köpürüyorlar.
Olup bitenlere bir bakalım da, okuyucu karar versin.
Atatürk'ün Suriye cephesinden gelip, trenden inip Beşiktaş'a, Zübeyde Hanım'ın evine gittiğinde bindiği, bavullarını yüklediği bir çatana var... Atatürk bu çatanaya toplam yarım saat kadar binmiş (Haydarpaşa-Beşiktaş arası kaç dakikadır?), bir daha da yüzünü bile görmemiş. Anmamış, hatırına bile getirmemiş. Neden getirsin ki? Hiçbir özelliği, ayrıcalığı olmayan sıradan bir tekne.
İşte bu çatananın güvertesinden düşman gemilerine bakıp "geldikleri gibi giderler" demiş.
Çatana şimdi hurdaya çıkarılmış, fakat "kurtarıp" restore edecekler, müze yapacaklar. "Kahraman gemiymiş"...
İçine ne koyacaklar acaba?
Bu çatana "kutsallık" mı kazanıyor?
Atatürk o sözü teknede değil de, Haydarpaşa Garı'nın kapısından çıktığında, merdivenlerde söyleseydi ne olacaktı?
Merdivenlere yüz mü sürecektiniz, yoksa bir çitle çevirip, gelip geçenlerin o kutsal taşlara basmalarını mı yasaklayacaktınız?
Bir şey olduğu yok, sadece bu işe önayak olan, destek veren emekli memur gazetesi, emekli deniz subaylarının gururunu okşuyor. Ve de müşterisi olan CHP seçmenlerinin.