Mustafa Sarıgül'ü hatırlayacaksınız.
Hani belediyeye adaylığını koymuştu da, kazanamayacağını anlayınca sinirlenip mitinglerinde adam dövmeye başlamıştı...
Gene aday olacakmış.
Belediyeye mi, cumhurbaşkanlığına mı, söylemiyor. (Onu aday gösterecek yüz bin imza çıkmaz.) Belediyeyse, hangi belediye, onu da söylemiyor.
Anakent mi, ilçe mi? Hangi il, hangi ilçe, Allah bilir.
Peki hangi partiden? Yoksa bağımsız mı, o da belli değil.
"Yurttaşlarımızın takdiri ne olur, beni nerede görmek isterlerse orada olurum" demiş.
Biri Sarıgül'e "bu tür lagaluga politika yapma devri geçti" demelidir. Kimsenin onu bir yerde görmek istediği de yoktur. (Deniz Baykal onu "bir yerde" görmek isterdi doğrusu ama o da şimdi can derdinde...)
İsterseniz aynı cümleyi Meral Hanım'a da söyleyebilirsiniz ama muhalif basında o yürek yoktur.
Tayyip Erdoğan'a zarar verebilmek uğruna Mustafa Sarıgül'den bile medet umacak duruma düşen muhalif basın, şimdilik Akşener konusunda da "aman arkadaşlar, dikkatli olalım, çok fazla göklere çıkarıp hanımı yıpratmayalım" uyarısından öte gidemiyor...
Hazin olan adayların durumu mu yoksa basının durumu mu, siz karar verin.
***
Ama İlhan Kesici'nin durumunun "
hepten hazin" olduğu muhakkaktır.
"
Demirel'in CHP konsolosu olarak" bu partide bulunan Kesici'nin orada başka ne işi olabileceği merak konusudur.
Kesici, "
15 Temmuz'un arkasında Fetö var" cümlesini bir türlü telaffuz edemeyerek
kendi kalesine de esaslı bir gol
attı.
Eh, Kılıçdaroğlu'na da böyle bir aday yakışırdı zaten!
Dillendirmekten şimdilik dikkatle kaçınsalar bile, iki sene sonra Kesici
CHP'nin cumhurbaşkanı adayıdır.
Ve de kaybedecektir.
Kaybedince milletvekili de olamayacağından, siyasi hayattan silinip gidecektir.
Çünkü kayınpeder de rahmetlidir... Dönecek "
aguş" kalmamıştır (Cindoruk sayılmaz.)
Çok kişi, Kılıçdaroğlu'nun Kesici'yi aday göstererek "
sağ oyları" gıdıklamak isteyeceğini, yani ikinci bir
Ekmeleddin İhsanoğlu "
tuzağına" düşeceğini düşünüyor...
Mesele çok daha basittir: Kılıçdaroğlu böylece kendi meclis koltuğunu garantiye alacaktır!
Hele hele Meral Hanım
MHP oylarını "
kırar" da, ne kendisi meclise girer ne de Bahçeli'yi sokarsa...
Oluşacak iki partili meclis, AKP'ye yaradığı kadar CHP'ye de yarar.
600 kişilik mecliste AKP 400 çekse, CHP de 200 çeker.
Kemal Bey'e de "
işte koltuk sayımızı 130'dan 200'e çıkardım, bu büyük bir başarıdır, daha ne istiyorsunuz"
demek kalır.
Ve de Kemal Bey'i hiçbir kuvvet artık deviremez.
Hazin mi değil mi, siz söyleyin.