Kodesten çıkan adam karısıyla hemen kapı önünde mi öpüşmeli, yoksa eve kadar sabretmeli mi?
Muhalif basın günlerdir bu dangalak muhabbetiyle çalkalanıyor.
"Türkiye'nin en çok konuştuğu olay"mış bu. Ha, bir de trafik kazası yapan bir dizi senaristinin (ünlü yazarmış!) günler sonra teslim olması var tabii.
Aleyna Tilki ile İrem Derici'yi tükettiler galiba...
Kendi gazetesi, hapisten çıkan gazetecinin (adam beraat etmiş değil, sadece tutukluluğu kaldırıldı ama bunu "aklanmış" gibi pazarlıyorlar), kapı dibinde karısını öptüğü fotoğrafı yayınlamamış!
Yetmişli yıllarda kız ve erkek öğrencilerin ODTÜ'de el ele gezmesini yasaklayan Dev- Genç'lileri hatırladılar kimileri...
Biz de, Necdet Şen'in çizgi-roman dizisi "Bacı"ya gösterdikleri şiddetli tepkiyi hatırladık.
O dönemin sol kesiminde cinsellik yasaktı!
"Daaevrimci" acıkmadığı, üşümediği, yorulmadığı gibi seks de yapmazdı.
İlle yapacaksa, örgüt yöneticisinden (mahalle sorumlusundan) izin alırdı.
Yönetici bunların "nikâhını" kıyardı.
Buna da "devrim nikâhı" diye sakil bir isim uydurmuşlardı.
Bütün bu "öğrenci ajitasyonu" aslında bir "köylü" hareketi olduğu için, nikâhsız iş tutamıyorlardı.
Fransa'da öğrencilerin 1968 ayaklanmasında "erkek talebe yurduna kızların da serbestçe girip çıkabilmeleri" önemli bir başkaldırı kalemiydi, bizde tam tersine solcu geçinen köylüler cinselliği silmeye çalışıyorlardı!
Neyse ki onların çocukları, hatta torunları, İnönü Gezisi eylemine "acayip karı kız düşüyormuş abi" dürtüsüyle koştular da tarih önünde denge sağlandı!
Kim demişti Türkiye kalkınmıyor diye, solcular bile köylülükten şehirliliğe doğru evrilmişlerdi...