Nagehan Alçı hemşiremiz Burhan Kuzu'ya sormuş, o da anlatmış:
- Seçim sistemi değişiyor.
"Dar bölge" sistemi geliyor (ya da "daraltılmış bölge" işte.)...
Bu sistemde parti genel başkanının sandığa paraşütle indirdiği isimlere değil, kendi mahallenizden, kendi ilçenizden "tanıdığınız, bildiğiniz" kişilere oy vereceksiniz.
İstanbul'da bu pek önemli olmayabilir ama "küçük vilayetlerde" ve kasabalarda son derece önemlidir.
- Seçim barajı kalkıyor. Ya tamamen kalkacak, ya da yüzde1- yüzde 2 gibi "sembolik" bir baraj konacak.
Bu sistemle hem oyları yere düşmüş olan HDP, hem de oyları hiç yerden kalkmamış olan TKP bile meclise girebilecek.
Fakat bu bir koalisyona ya da "hükümet oluşumunu kilitlemeye" yol açmayacak çünkü hükümeti cumhurbaşkanı saptayacak, hemen kuracak.
Hükümetin meclisle alakası olmayacak.
Durum böyle olunca da, irili ufaklı birçok partinin meclise girmesinde zarar değil yarar var. Al sana demokrasi.
- Mecliste "mütecanis" bir çoğunluğun oluşmaması da yürütmeyi etkilemeyecek.
Kanunlar komisyonlarda tıkanıp kalmayacak. Çünkü meclis "sıkışırsa" cumhurbaşkanı kanun hükmünde kararname çıkarmaya (KHK) yetkili olacak.
- Lakin meclis kendine gelip de aynı konuda yeni bir kanun çıkarana kadar!
O zaman başkanın kararnamesi otomatik olarak yürürlükten kalkacak. KHK bir dikta yöntemi olarak değil, bir "zamandan kazanma" ve "pratik çözüm" önlemi olarak düşünülmüş...
- Başkanın meclisi fesih yetkisi var ama "karşılıklı"... Başkan meclisi feshettiği anda kendi görevi de "otomatikman" sona erecek! Buna karşılık meclis de başkanı görevden alırsa otomatikman dağılacak, her ikisi için de yeniden seçime gidilecek.