Darbecilerin harman oldukları Akıncı Üssü'nde Fetullah'a lüks bir "kamelya" yapmışlar. Darbeden on gün sonra, 25 Temmuz'da Ayetullah Humeyni gibi göklerden süzülerek gelecekmiş, "kendi çocuklarının üssünü" ziyaretinde de orada dinlenecekmiş.
Karargâh binasının otoparkının arkasında. Belki de "araba kıçı" seyretmeyi seviyor.
Kamelya, askerin ne hikmetse çok tuttuğu bir "dinlenme alanı", bir gölgeliktir, orada çay falan da içilir (posta neferi getirir.)
Hani kefere dilinde "gazebo" diyorlar.
Havuzlu ve fıskiyelisi tercih edilir, üstüne plastik top da koyarlar, suyla zıp zıp zıplar. Ne hikmetse buna bayılırlar. Havuzun kenarı, tıpkı ağaç dipleri gibi, beyaz kireç badana olacak.
Lakin adı "kamelya" değildir.
Onun adı "kameriye"dir.
"Mehtaba çıkılan yer" anlamındadır, ayışığı seyretmek için. Erler giremezler.
Onlar ancak "er gazinosu"na gidebilirler, Cem Yılmaz'a sorarsanız oraya da orgeneral giremiyormuş.
Yat borusundan sonra nöbetçi subayından başka kimse uğrayamadığından da, çarnaçar gündüzleri kullanılır.
Kamelya bir çiçeğin adıdır. "Kamelyalı Kadın", bölük mıntıkasında kameriyeye geçip kurulmuş yüzbaşının karısı değildir yani.
"Kameriye"ye ancak cahil erat "kamelya" der.
Ona bakarsanız rütbesiz askerimiz "parka"ya da "parke" der...
Gazeteci de cahil çıkarsa ve askerliğini er olarak yaparsa, aklında öyle kalır ve ajans haberini öyle geçer.
Başka bir gazeteci de düzeltmeden alır sayfaya koyar.
Haniya güzel nane şeker...