Seçimin eğik düzlemine (sath-ı mail) girildi ya, üç bakan gitti.
İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanları seçim öncesi yerlerini "tarafsız kişilere" bırakıyorlar, seçimde bir "üçkâğıt" yapamasınlar diye! Yasa, bu bakanların "kötü niyetli" olacaklarını öngörerek onlara düpedüz hakaret ediyor.
Seçim ortamının yönetimi, halkın oyuyla gelmiş siyasi iktidarın elinden alınarak "devlete sahip çıkacak bürokratlara" bırakılıyor. Vesayet nedir diye soranlara işte mükemmel bir örnek!
Yerlerine müsteşarları gelmiş.
Böylece maşallah tarafsızlık da sağlanmış olmuş.
Bu uygulama, iletişimin ve ulaşımın zor olduğu, seçim sandığının köylere katır sırtında götürüldüğü, sonuçların şehirlerarası telefonda sıra bekleyerek binbir zahmetle gazetelere yazdırıldığı "köhne Türkiye"den kalmış abes bir uygulamadır.
Günümüzde hiçbir politikacı seçim sandığının başına istese de polis ya da jandarma dikemez, hiçbir politikacı istese de bilgisayarlarla ve televizyon kanallarıyla mücadeleye girişip sonuçlarla oynayabilemez!
Bunları vaktiyle anlı şanlı CHP yapmıştı...
Başkanlık sisteminde böyle abukluklar yoktur.
Yani, yeni anayasada böyle saçmalıklar da olmayacaktır.