İstanbul'da "kentsel dönüşüm" bütün hızıyla kaptırdı gidiyor. (Şuna becerip de "kent dönüşümü" diyemediler, bozuk Türkçe konuşmayı ilericilik sananlar var.)
Evet ortalık toza toprağa bulanıyor, ara sokaklar bile tıkanıyor ama bu cereme çekilecek. "Doğalgaza geçişte" de böyle olmuştu, önce her yer delik deşik kazıldı, epey dırlandık ama sonra İstanbul rahat etti.
Bendenizin özel takıntısı olan Bağdat Caddesi ve çevresindeki, altmışlı yılların ürünü, popoma benzeyen o iğrenç binaların yerinde yepyeni yapılar yükselecek.
Bunların bir kimliği, bir kişiliği olacak mı? "İşte bir İstanbul binası" dedirtecekler mi? Hayır. Ama hiç olmazsa "estetik" var.
Bu arada gecekondu semtlerindeki daha da iğrenç binaların yokolma süreci de hızlandı. Örnek, "daaevrimci arkadaşların" pek sevdikleri Fikirtepe.
Bu ve benzeri yerlere güveniyorlardı ya, devrim oralardan başlayacaktı. ("Kırlardan mı şehirlere, şehirlerden mi kırlara" aşamasını altmışlı yıllarda bıraktılar, "gecekondulardan hükümet konağına" aşamasına geldiler.)
Bakın ne yazdı bir gazete: "Eskiden kendi yağıyla kavrulan Fikirtepeliler müteahhitlerle yaptıkları anlaşmalardan sonra milyonerliğe adım atıyorlar!"
Elli metrekareye hatta otuz metrekare moloza bir daire veriyorlarmış müteahhitler, dönüşüm tamamlanınca evlerin en küçüğü en az 750 bin lira edecekmiş...
Bir bakkalın 330 metrekare arazisi varmış, süreç sonunda 7 milyon 200 bin liralık malı olacakmış.
Daha küçükleri de var tabii: Bir yaşlı teyze, 130 metrekare evini 2 buçuk milyonluk eve dönüştürüyor.
Bu teyze, hani bazı iktisatçılara göre açlıktan sürünen Ayşe Teyze...
Fakat bir dondurmacı da halinden hiç memnun değilmiş, ala ala 300 bin liralık yeni bir ev alacakmış, "ucuza gittik" demiş.
7 milyon liralık mala konacak olan eski bir gecekonducu, "mangal yapabileceğim bir bahçe içinde bir villa alırım" diyor. Ya da isterseniz, Türk basını kuralları gereği "şeklinde konuşuyor" diyelim.... Mahallenin eski şeklini de videoya çekmiş, DVD yapıp komşularına dağıtacakmış...
Kentsel dönüşüm bu merkezde. Sınıfsal dönüşüm de bu merkezde...
Kapitalizm bu insanları bu şekilde "kurtarmış". Haydi arslan sosyaller, siz de kendi şeklinizde kurtarın bakalım. Sorun bakalım, Fikirtepeliler kara Haydarpaşa trenini ve buz gibi kuyu suyuyla yıkanan Langa hıyarlarını istiyorlar mı sizin gibi?
Çok eski bir dostum vardı... Tiyatrocu... Aşağı yukarı yirmi yıldır görüşmüyoruz, görüşeceğimiz de yok. Tanırsınız canım, şimdi kılları ağarmış da olsa eskiden kara yağız, tok sesli bir adamdı... Şimdi dizilerde oynuyor... Kerimesi de oyuncu...
Yıl 1971 falandı. Bizim arkadaş, otuzlu yılların Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'den aldığı ilhamla, "ezilen ve sömürülen sünger emekçilerinin durumunu irdelemek ve bu konuda bir oyun yazmak" üzere kalktı Bodrum'a gitti.
Döndü, küfür ediyor.
"Ne oldu?" dedim.
"Ne olacak," dedi, "heriflerin hepsi sınıf değiştirmiş, kimisi otel kimisi tekne sahibi olmuş, paraları sayarak Raşit'in kahvesinde yan gelip yatıyorlar!"