Süleyman Yaşar hocamıza bir haller oldu... Bizim burada çalıştığı sıralarda hükümete ve başbakana yapılan haksızlıkların altını kalın kalın çiziyor, aleyhte ve ısrarlı iddialara rağmen ekonominin niçin ve nasıl iyi gittiğini döne döne anlatıyor, "faiz lobisini", onun medyasını, yalanları ve yalancıları yerin dibine sokuyordu.
Fethullah'ın gazetelerinden birine gidince önce bocaladı.
Öyle ya, birdenbire dönemezdi.
Gülünç olurdu. Adamı tefe koyarlardı.
Sonra dikkatlice, yavaş yavaş, adım adım muhalefete kaydı.
Şimdi bakıyorum, "üreticilerin ve tüketicilerin ekonomik durumdan memnun olmadıklarını, bunların Ekmeleddin İhsanoğlu'nun 'komşu ülkelerin içişlerine karışmayan politikasını' destekleyeceklerini ve cumhurbaşkanlığının Erdoğan için çantada keklik olmadığını" söylüyor...
Aşkolsun hocam, sen literatüre yeni bir kavram hediye ettin.
Kayığına bindiği kayıkçının türküsünü çağıran çok görülmüştü ama nikâhı altına aldığı hanımın türküsünü çağıran pek görülmemişti!