Görgüsüzlük paçalardan aktığı için ikinci ligi birinci lig yaptık, birinci ligi de "süper lig"... Sanki oynanan paçoz futbolun kalitesi kendiliğinden artıyor böyle deyince!
Türkiye'de futbolu esas olarak "emekliliği gelmiş yabancılar" oynadıkları için de, milli takımda biz bize, vatandaş vatandaşa kaldığımızda ortaya çıkan belli...
Haa, bir de Türkiye Kupası var.
Bu da ikinci kalitede bir kupa işte... Öyle algılanıyor... Asıl Avrupa liglerinden önce düzenlenen "haybeden temmuz ayı kupaları" gibi... Bir zamanlar Spor Yazarları Kupası vardı, televizyon olmadığı, hazırlık maçına Avrupa'ya da zırt pırt gidilemediği için, taraftar yeni transferleri ancak bu hazırlık kupasında seyreder ve değerlendirirdi... Onun gibi.
Büyük takımlar bu kupayı ciddiye almadıkları, hatta kendi lig ve Avrupa maçları sürecinde "ayakbağı" olarak gördükleri için yedek kadrolarıyla oynuyorlar! Her takımın bir lig kadrosu, ayrıca bir de kupa kadrosu oluştu.
Hemen hepsinde bir "elensek de kurtulsak" havası esiyor. Buna da "yedeklere şans veriyorum, kendilerini göstersinler de asıl kadroya girebilsinler" kılıfı uyduruluyor. Yutan yutuyor.
Bu kupadan lige oranla daha az para kazanılıyor, seyirci gelmiyor, takımın maça gitmesi gelmesi de külfet görülüyor. Bir de asıl kadroyu çıkarmaktan "sakatlık olur" diye korkuluyor tabii.
Haaa, bir de şu var: Asıl kadrolarını çıkarsalar, belli ki büyüklerin birinden biri kupayı alacak. O zaman da bu kupanın anlamı ve tadı kalmayacak.
Fakat ona bakarsanız ligde de benzer bir açmaz yok mu? Bu sene ligi Elazığ ya da Kayseri'nin alabileceğini söyleyene deli derler.
O zaman ne oluyor? Lig de, "büyük takımlardan birinin nasıl olsa alacağı, ama küçük takımlara da bu arada fırsat ve para kazanma imkânı sağlanan" bir formaliteye dönüşmüyor mu? Hatta bir ara Galatasaray, burnunun havaya kalktığı dönemlerde Avrupa'ya, "kendi ülkemizde küçük takımlarla ne uğraşıyoruz, aramızda özel bir lig oluşturalım, birbirimizle maç yapalım" şeklinde yarım ağız bir teklifle gitmişti! Türkiye Kupası'na dönersek, bu sene Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor daha şimdiden elendiler. Galatasaray'ın yedek takımının da kendi halinde bir ikinci küme takımını bir tek penaltı farkıyla geçene kadar iki saatten fazla göbeği çatladı...
Fenerbahçe'yi eleyen Fethiye, Trabzon'u eleyen Balıkesir, Beşiktaş'ı eleyen Buca, ayrıca Gaziantep'i eleyen İnegöl, Gençlerbirliği'ni eleyen Nazilli, Galatasaray'a kök söktüren de Antep'in belediye takımı...
Bravo çocuklar! Bu alçakgönüllü Anadolu kasaba takımlarını saygıyla selamlıyorum. Karşılarına aldıkları büyük takımlar yedek de olsa büyük bir iş başardılar, azimle ve şerefle mücadele ettiler, semeresini de gördüler.
Gönlüm ister ki, Galatasaray da bir sonraki turda elensin (çünkü haketmiyor) ve kupayı kasaba takımlarından biri kazansın. Böylece "Anadolu kaplanları" İstanbul'u ekonomide olduğu gibi sporda da madara etsinler.
Fakat, büyük kulüpler bu konuya böyle yaklaşacaklarsa, Türkiye Kupası'na hiç katılmasalar daha iyi olacak!
Bunun formülü nasıl bulunur bilmem: "Bir sezon önce ligin ilk dört sırasını işgal etmiş olan takımlar kupaya katılamazlar" diye madde mi konur, "kupaya dört büyük il dışındaki iller katılırlar" diye bir kural mı getirilir, bilemem.
İsmi de "Anadolu Kupası" şeklinde değiştirilsin, çıtkırıldımlar zahmetten kurtarılsın.