Bir zamanlar "devrim şehirlerden mi kırlara, kırlardan mı şehirlere yayılacak" tartışması vardı, bu yüzden birbirini öldürenler de çıkmıştı.
Şimdi de "eylülde devrim yapılacak ama nereden nereye, üniversitelerden mi parklara, parklardan mı üniversitelere" diye tartışılıyordu ya, sorunun yanıtı belli oldu: Merdivenlerden bilmemnereye.
Fındıklı'dan Cihangir'e çıkan Allah'ın cezası dik bir merdiven vardır, enteller seviyorlar. "Eşek anırtan yokuşu" gibi bir eziyet anıtıdır, ne çıkması çekilir ne inmesi.
Meğer "rengini" sevmezlermiş.
Adamın biri almış eline boya kutularını, üşenmemiş, geçenlerde baştan aşağı boyamış. "Duran adam" eyleminden sonra şimdi de "boyayan adam" eylemi...
"Gökkuşağı" renklerine boyamış, üç basamak kırmızı, dört basamak sarı, üç basamak lacivert, beş basamak yeşil, falan.
Fotoğrafını gördük, eh, fena da olmamış... Uzaktan güzel görünüyor da, inip çıkanın kafası karışmazsa, basamağın ucunu göremeyip ayağı kaymazsa, yuvarlanıp kafasını gözünü patlatmazsa iyi...
Belediye de gelmiş, geçen gece merdiveni baştan ayağı griye sıvamış tabii.
Muhalif basın çok kızdı.
Az satışlı, tövbe, "hiç satışlı" gazetelerde "merdivenlere özgürlük" diye dangalakça yazılar bile yayınlandı. Bazı gazeteler de, E. L. James derler uyanık bir kadının "Grinin Elli Tonu" adlı ve abazanlar arasında satış rekorları kıran pornografik romanına gönderme yaptılar.
Şimdi bu şanlı merdiven direnişi Kadıköy'de de başlıyormuş. Fındıklı merdiveni de belediyeye inat yeniden boyanacakmış. İş büyüyor arkadaşlar.
Çünkü, merdivenin renkli olması demokratik, griye boyanması demokrasiye aykırıymış (Tayyip istifa!)... İktidar renk sevmiyormuş, bunlar zaten gri adamlarmış.
Ayıp ayıp, bir kere bozkır devrimine, ikincisi "Bozkurt" namıyla maruf büyük öndere ayıp.
Gri sevmiyorsunuz ama uzattıkları zaman gri kalpağı hemen alıp kafanıza geçirmeyi de biliyorsunuz...
Kadıköy Belediyesi ("elbette Selami"), devrimcilere boyamaları için yer de göstermiş, pardon merdiven göstermiş. Bakırköy Belediyesi de eyleme katılmak için sıradaymış. İş büyüyor.
Ama gökkuşağı renklerine de çevrede oturanlar tepki göstermişler, o hiç önemli değil, devrim halka sorulmaz.
Seçimlerde halka soruyorlar, sonucu görüyorsunuz, makarnacılar ve kömürcüler kazanıyorlar!
Beyoğlu Belediyesi "biz renklere karşı değiliz, fikir güzel ama izin almadan boyayamazsınız, herşeyin bir kuralı var" demiş, ona da aldırılmıyor.
Demek ki her canı isteyen şehrin orasını burasını, özellikle "kamu alanlarını" istediği zaman kendi keyfine göre istediği renklere boyayabilir... Bundan bu çıkıyor.
Yarın birileri çıkar da CHP İl Merkezi'nin kapısını sormadan "siklamen" yaparsa ne olacak?
Hadi onu bırakın, bir "meczup" çıkar da Atatürk heykelini yeşile boyarsa ne halt edeceksiniz? Belki de saçları saman sarısı, gözleri mavi...
Onu da savunacak mısınız?