Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Salzburg'a gidecek Fenerli kardeşlerimize öğütler

Yağmuru meşhurdur. Temmuzdur demeyin, yanınıza mutlaka şemsiye alın. Gerçi büyük oteller kapıdan çıkarken veresiye şemsiye dağıtırlar ama siz nerede kalacaksınız bilemem.
Bir de yanınızda mutlaka bir yün kazak ya da hırka bulunsun, havanın kaç dereceye düşeceği hiç belli olmaz. Orası bir dağbaşıdır. Tepelerde kar da göreceksiniz gidince... Umarım tepenize yağmaz.
Küçük bir şehirdir. Mozart'ın zamanında nüfusu on beş bin kadarmış, şimdi yüz elli bin kadar. Türk'ü boldur, özellikle de taksi şoförleri. Sıkıntı çekmezsiniz. Türk olmazsa Boşnaklar var. Onlar da boynunuza sarılacaklardır.
Bendeniz oradan yeni geldim sayılır. Havaalanından otele götüren taksinin sürücüsü Boşnak çıktı. "Elhamdülillah the Turks have come" demişti...
Ortasından Salzach nehri geçer, deli deli akar. Bir yakada ya da öbür yakada kalmak sorun değildir, yürümeyle yarım saatte şehri bitirirsiniz ("tarihi ve turistik" tarafını yani.)
O nehrin bir trafik köprüsü, bir de yaya köprüsü vardır, nasıl olsa ikisinden de geçeceksiniz. Yaya köprüsünün parmaklığına "kilit takmak" bir gelenektir. Yetmiş iki milletin şabalağı üstüne sevgilisiyle birlikte adını yazar, aşkını oraya kilitler.
Yanınızda küçük bir asma kilit götürün (olmazsa Billa süpermarketten alırsınız), üstüne kendi adınızı yazın, sonra da ister Alex yazın ister Aziz, köprüye takın, siz de aşkınızı kilitleyin.
En fiyakalı kahvehanesi Tomasselli'dir. Mozart çok sık takılırmış, eski adı Cafe Staiger... Mozart dediğin, Constanze'nin kocası... Constanze, Mozart'ın ölümünden sonra Salzburg'a dönmüş, ikinci kocası Von Nissen'le birlikte sekiz sene Cafe Tomasselli'nin üst katında oturmuş. Cem Yılmaz da maça gidecekse oraya mutlaka bir uğrasın, benim için de bir tatlı yesin, Apfelstrudel ya da Esterhazytorte, ben artık yiyemiyorum.
Constanze şimdi, kendisindan onca nefret eden ve kendisinin de onca nefret ettiği kayınpederi Leopold Mozart ile yanyana yatıyor... Ziyarete vaktiniz olacağını sanmam.
Fakat Mozart'ın "evlerine" bir uğrayınız. Doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği ev Getreidegasse'de, oradan taşınıp gençliğini yaşadığı ev de Makartplatz'da... Ben onun tam karşısında Hotel Bristol'da kaldım: Mozart dediğin, bizim karşı kapı komşusu Herr Leopold'un oğlu küçük Wolfgang yahu...
İçinizde müzik yapan ya da yakınları müzikle uğraşan varsa, o evin hemen yan sokağı Theatergasse'de "Mayrische" Avrupa'nın en büyük notacı dükkanlarından biridir, lazım olursa hatırlatmış olayım (bir diğeri de Viyana'da Doblinger)... Efendim? Hayır, Ümit Besen'in ya da Hande Yener'in notalarını satmıyorlar.
Yani gerçeklere dönmek gerekirse, futboldan başka her Türk turistini asıl ilgilendiren iki konu kalıyor:
Kumarhane uzakta, taa Klessheim şatosunda. Bar olarak Rudolfskai'da birtakım yerler var ama iti kopuğu boldur.
Kadın satışları da nerede yapılıyor bilemiyorum. Bir zahmet soracaksınız. Avrupa'da başarılar dilerim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA