Sevgili kardeşim, canım ciğerim Mahmut Övür geçen gün "CHP, 2002'den bu yana yapılan hiçbir seçimi kazanamadı" dedi.
Elbette onu demek istemedi ama böyle yazınca sanki "2002'den önce yapılan seçimlerden bazılarını kazanmış" gibi bir hava doğuyor.
Övür "AKP'nin iktidara gelmesinden bu yana geçen on bir yıllık dönemi" mercek altına alıyor. Haklı.
Oysa meseleye daha geniş bir perspektiften bakmak onu daha da haklı çıkaracak...
Belki unutanlar vardır, CHP 1999 seçimlerinde, bırakın kazanmayı, meclise bile girememişti! Yani tarih yazmıştı...
Gene belki unutanlar vardır, bu hezimet üzerine Deniz Baykal bir "muvazaa" yaparak başkanlığı bırakmış, keskin zekâsıyla ünlü değerli ağabeyimiz Altan Öymen de "emanetçi" sıfatıyla bir buçuk yıl kadar bir süre için partinin şanlı genel başkanları zincirine eklenmişti. (Gazeteci dediğin işte böyle tarafsız olmalı kardeş.)
Mahmut... CHP yalnız 2002'den bu yana yapılan değil, 1923'ten bu yana yapılan hiçbir seçimi kazanamadı!
1923 seçimlerine seçim dersen tabii.
Çünkü o seçimlerde, yani "TBMM Hükümeti" döneminin son seçimlerinde (daha ortada cumhuriyet yok!), muhalefeti oluşturan "İkinci Grup"un seçimlere girmesi usturuplu bir manevrayla engellenmişti...
Çünkü muhalefet, Lozan Antlaşması'nın şartlarını beğenmemişti!
Seçim yapıldı, beğenenler rakipsiz olarak kazanınca da askıya alınmış olan barış antlaşması bir ay sonra imzalandı. Artık meclis tarafından rahatça onaylanabilirdi. Eş durumundan köşe yazarı yapılmış bir hanımın deyimiyle, Atatürk ülkeye demokrasiyi getiriyordu...
Ertesi yıl muhalefet partileşti, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası oluştu ama kapatıldı. Böylece 1927 seçimlerine CHP gene rakipsiz olarak girdi ve kazandı tabii, buna kazanmak denirse. Atatürk ülkeye demokrasiyi bir kere daha getirmiş oldu.
Ondan sonrası... Yani 1931, 1935, 1939 ve 1943 seçimleri, CHP'nin tek parti olarak girdiği ve hep "kazandığı" seçimlerdir! Şimdi çok kişi bu seçimlerin tarihlerini bile bilmez.
CHP'nin gerçekten kazandığı tek seçim, 1946 seçimleridir. Fakat nasıl?
DP kurulalı hepi topu altı ay geçmiş, birçok ilde ve ilçede örgütlenmesini tamamlayamamıştı.
Fakat daha da önemlisi, 1946 seçimleri "açık oy, gizli tasnif" gibi akıl almaz bir zorbalıkla yapıldı. Jandarma komutanı seçim sandığının başında bekliyor, kimin kime oy verdiğini görüyor ve mimliyordu. CHP yöneticileri sandığa yaklaşan seçmene "reyini o Celal Bayar denilen adama mı vereceksin" diye manevi baskı yapıyorlardı. Oylar kapalı kapılar ardında gizlice sayıldı ve ne hikmetse CHP kazandı. Atatürk gibi İnönü de memlekete demokrasiyi getirmişti!
Mahmut, gel istersen ondan sonra CHP'nin kazanamadığı seçimleri şöyle bir hatırlayalım:
1950, 1954, 1957, 1961, 1965, 1969, 1973, 1977, 1995, 1999, 2002, 2007, 2011...
1983, 1987 ve 1991 seçimlerinde onun yerini tutan, aynı çizgide "stepne partiler" vardı ama onlar da kazanamadılar. CHP, 1961 ve 1977 seçimlerinde de kazanmaya yaklaştı ama kazanamadı. Basın amigoları "1977'de kazandı" diye gözümüzün içine baka baka yalan yazarlar.
Eh, hadi bakalım, darısı 2015, 2019, 2023, 2027, 2031 gibi daha nice nice seçimlerin başına! Ortada CHP diye bir parti kalırsa tabii.