Bizde de görüldü ama "münferit"...
Sigara içen hastaya bakmayacağını söylemekten utanmayan büyük tıp yıldızları... Hastalarının hem isimlerini hem de özelliklerini, örneğin birinin alkolik olduğunu hem de kitap yazarak sayıp dökmekten utanmayan psikiyatri uzmanları...
Ama Yunanistan'daki rezillik çok başka boyutlarda.
Altın Şafak Partisi, "yalnızca Yunanlılar'a hizmet verecek" bir doktorlar örgütü kuruyormuş, Adı da, alay eder gibi, gibisi fazla, alay ederek "Sınır Tanıyan Doktorlar" örgütü.
Bu doktorlar, Yunanistan'da yaşayan "yabancı kökenlilere" bakmayacaklarmış. Bunun içinde Afrikalı ve Afgan göçmenler olduğu gibi Türkler de vardır.
Elbette kaç şerefsiz bu örgüte girecekse hemen Atina Tabipler Birliği'nden kovulacak, meslekten de men edilecek.
Ama bu neyi çözmüş olacak?
Siyasal bilimlerin temel kurallarından biri gene kanıtlanıyor, ekonomik krizin, işsizlik ve yoksulluğun arttığı ülkede faşizm hızla tırmanıyor. Yetmişli yıllarda bizde de öyleydi, şimdi refahın paylaşılması sayesinde dizginlendi. (Bazı vatan hainlerinin özledikleri şekilde "bu iktidar gitsin diye ekonomik kriz çıkarılırsa" yeniden palazlanır.)
Yunanistan'da faşizme dönüş bizim okulun bir "ders kitabı egzersizi" değil, ciddi ve somut bir tehlikedir.
Ordunun üst kademelerinde gözlenen kıpırdanmalar, on altı kadar general hemen emekli edilerek önlenmiştir ama bu, Altın Şafak (Hrisi Avghi) Partisi'nin yükselişine engel olamamıştır.
Yunanistan'da yaşayan Türkler tedirgin durumdadır.
Hele hele bizim buradan giden eski vatandaşımız Rumlar'ın ağızlarının tadı büsbütün kaçmıştır.
Bu insanlar, bırakın faşistleri, demokrat Yunanlılar tarafından bile hor görülmüşler, "Türk tohumu" diye aşağılanmışlar, aksanlarıyla da dalga geçilmişti... (Oysa, "temel Rumca" İstanbul lehçesi olmalıydı ve sayılacaksa asıl Pelopones ve Attika aksanları türev sayılmalıydı!)
Bu insanlara ne zaman sahip çıkılacaktır? İş işten geçtikten sonra mı?
Onları geri kazanalım. Oradan kurtaralım. Asıl vatanlarına geri dönmeleri için yardımcı olalım, burada çalışma olanağı sağlayalım, iş kurmak isteyeceklere faizsiz kredi verelim.
Bunu yapmazsanız, günün birinde onlara "mülteci kampları" kurmak zorunda kalabilirsiniz Suriyeli muhaliflere yaptığınız gibi, bu da ne bir tarafa mutluluk getirir ne öbür tarafa.
Ama gene de pek pek "bizim Rumlar'ı" korumuş olursunuz, Yunanistan'ın sorunu çözülmez.
Alman gizli servisi, Avusturyalı faşist Jörg Haider'e yaptığı gibi "trafik kazası süsü verip" Yunanlı faşist lider Mihaloliakos'u yoketse bile Yunan faşizmi ortadan kalkmaz. "İstanbul'u da almaya" kalkıp belalarını bulurlar ama bizim de başımız ağrır.
Avrupa, şimdilik "paramızı isteriz"den başka bir yol izlemiyor ve kısır bencilliğiyle Yunan faşizmini körüklüyor.
Akılları başlarına gelir günün birinde ama çok geç olabilir. Fransız faşistleri de ekonomik krizin derinleşmesi umuduyla aportta beklemiyorlar mı?