Fransız ordusu (subayları) genellikle aristokratlardan oluşur. Krallık zamanında yalnızca onlardan oluşurdu, aristokrat olmayanın subay olabilmesi mümkün değildi. (Silah taşıması bile yasaktı.)
İktidarı kaybeden Fransız soyluları, "hiç olmazsa" bu mevziyi ellerinde tutmak istediler ve orduyu bırakmadılar.
İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Amerikan ordusuna yamanıp "Fransa'yı biz kurtardık" numarası yapan Fransız komutanları da hep aristokratlardı... En başta Charles de Gaulle tabii... Onun sağ kolu Jean de Lattre de Tassigny, sol kolu "Leclerc" namıyla maruf Philippe de Hautecloque...
Türk ordusunda böyle bir gelenek yoktur çünkü Türkiye'de aristokrat yoktur.
Türkiye'nin aristokratları, bürokratlardır.
En başından beri bu böyledir.
Tövbe, ilk yüz elli yılında Osmanlı ordusuna Türk aristokratları komuta ettiler. Çandarlı, Mihaloğlu, Evrenosoğlu vesaire.
Fatih Sultan Mehmet, iktidara ortak yani taht açısından tehlike olarak gördüğü Türk aristokrat sınıfını yoketti ve yerine "kapıkulları" sınıfını, yani bir çeşit "süper memur" sınıfını oluşturdu.
Böyle olunca bir Türk burjuva sınıfı da oluşamadı (bu fonksiyon gayrımüslimlere bırakıldı.) Dolayısıyla, 1480 yılında filizlenmesi gereken Türk burjuvası ancak 1980 yılında palazlanabildi! Beş yüz yıl geri kalmıştık.
Gelelim orduya... Türk ordusunun "halk çocuklarından" oluştuğu söylenir.
Bu bir kandırmacadır.
Evet, en yoksul bir köylü çocuğu orduya girebilir, askeri okula "kapağı attığı" günden ölünceye kadar geçimi sağlanmıştır...
Ama subay çıkan halk çocuğu artık halk çocuğu değildir!
Kimlik değiştirmiş, sınıf değiştirmiş, zihniyet değiştirmiştir. Türkiye'nin aristokrasisi olan bürokrasi tarafından "devşirilmiştir"...
Bir yandan beyni Kemalizm ideolojisiyle yıkanırken, bir yandan da özellikle halktan koparılır. "
Orduevi" ve "lojman", bu koparma operasyonunun en etkili iki yoludur.
Her şeyi halktan özellikle ve titizlikle ayırılır: Lokantası, kahvehanesi, oteli, alışveriş merkezi, ayakkabı boyacısı, hanımının kuaförü, her şeyi...
Gerekçe olarak da "hayat pahalılığı" ve "memura destek verilmesi gerekliliği" gösterilir.
Birkaç yıl önce "benim niçin bir general arkadaşım yok" diye sorduğum zaman bazı generallerimiz benimle alay etmişlerdi... Bizi "adam" olarak görmüyorlardı ki...
Şimdi baktım, 1980 darbesi öncesinde Kenan Paşa meğerse sivillerden ısrarla lojman istermiş!... (TBMM'nin Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na ifade veren Prof. Dr. Bilsay Kuruç söylüyor.)
Çünkü, yeterince lojman yapılmadığı için "subaylar halkın arasında yaşıyorlar ve halk gibi düşünmeye başladılar" demiş Kenan Evren!
Darbeden sonra da lojman yapımına hız verilmiş tabii.
Bir şey eklemeye gerek yok.
Ama ben ekleyeceğim: İkide bir rapor alıp kaçmasanız da paşam, siz de halk gibi mahkemeye gelip ifade verseniz...
İlle lojman seviyorsanız da belki Hasdal Dinlenme Tesisleri emir ve görüşlerinize hazır olacaktır netekim...