Askere gittiğimde ilk farkettiğim şeylerden biri de, hemen herkesin hacı bekler gibi "erken terhis" beklemesi olmuştu... Belki komutanlar bile "erken emeklilik" bekliyorlardı!
(Eyvaaah, ben şimdi halkı "askerlikten soğutmuş" mu oldum?) Isıtayım öyleyse.
Günde ortalama dört kere erken terhis söylentisi çıkardı. (Pardon, gene ısıtamadık galiba.)
Baktım ki bile bile kendim de inanıyorum, işi gırgıra vurdum. Erken terhis söylentisini kendim çıkarmaya başladım.
Ve baktım ki, o laf, yarım saat içinde, dönüyor dolaşıyor, hiç tanımadığım kişilerden gene bana geliyor!
Ve de, kendi çıkardığım lafa kendim de inanıyorum!
Eminim askerde durum böyleyse, hapisanelerde "af çıkacak" söylentisi daha da yaygın, daha da derin ve çok daha da üzücüdür.
İnsanlar beklerler beklerler, ne gelmek bilir o erken terhis, ne de af çıkmak bilir. (Bir de "maaşa zam" beklentisi vardır ki, o hiç olmazsa açık ortamda yaşanıyor.)
Son günlerde ortalıkta dolanan ve itiraf edeyim ki kendimin de katkıda bulunduğu "genel af" beklentisinin mapus damlarında ne gibi fırtınalar yarattığını tahmin edebiliyorum.
Arkadaşlar, üzüleceksiniz ama, şu anda bir af gündemde yok. Olamaz da. "Yüzde elliyle seçim kazandık" diye kimse af maf çıkarmaz.
Üstelik de şu ünlü "Rahşan affı" rezaletinin yaraları henüz sarılmamışken...
"Af çıkaralım Bülent" demekle olmuyor bu iş. Emine Hanım da "af çıkaralım Recep" diye devlet işlerine karışacak kadar kendini bilmez değildir.
Bir af, o da ancak kanunla, şimdi değil, yeni bir anayasanın "şerefine" gündeme gelebilir...
Üstelik o af "adi suçları" kapsamayabilir de ha... Tartışılan "devlete karşı" işlenmiş suçlardır.
Apo da belki "o ayaktan" dışarıda bulabilir kendini!
İşte bunun için Kürt vatandaşlarımıza "aculluk etmeyin, sabredin" demiştik.
Böylece kadınların ve çocukların ölümüne karar vermiş olan çıkar, kaynanasını kesip baldızını düdüklemiş olan içeride kalır. Hayat böyledir.
Şimdi elbette hükümetin bir kanadı af olabilir diyor, bir kanadı yalanlıyor, af gündeme geldiğinde de muhalefetin ve basının bir kanadı onaylayacak, bir kanadı kıyametleri koparacaktır. Bu da doğaldır.
Fakat ilginç bir durum da belirecektir: Apo çıkacak da Perinçek kalacak mı, örneğin?
Yani PKK çıkıyor, darbe ve Ergenekon zanlıları da mı kurtuluyor?
Bazı Silivri kararları uzayacak gibi göründüklerinden, yani "af sonrasına kalır" gibi bir izlenim doğduğundan, onların aftan yararlanabileceklerini pek sanmam...
Öbür türlü tuhaf bir sonuç alınmış olurdu.
Sonra da "madem kahvaltıyı paylaşacaktık, öyleyse biz bu haltı neden yedik" fıkrasını hatırlatırlar insana...
Umarız aftan sonra bürokrasi de yumuşar ve örneğin Yüksek Seçim Kurulu da, yurt dışında yaşayan vatandaşların oy vermelerini önlemek gibi, seçilmiş mebusun milletvekilliğini iptal etmek gibi "siyasi parti davranışlarından" kurtulur.
Bürokrasinin diğer bir kanadı olan ordu kurtuldu gibi görünüyor çünkü, şimdilik...