Eh, bu da "Orhan Kemal tadında" bir filmdir işte... Aynı İstanbul'u, aynı kocaman yürekli küçük insanları anlatır.
Atilla Dorsay'dan öğrendik, şimdi Üç Arkadaş'ı "remasterize" etmişler, elbette eli öpülesi Sami Şekeroğlu'nun büyük çabalarıyla.
Dorsay haklıdır, Memduh Ün'ün bu filmi, Türk sinemasının en iyi filmidir!
Oturdum düşündüm, "Susuz Yaz" ile "Üç Arkadaş" arasında seçim yapmakta azıcık zorlandım ama sonunda ikincisinde karar kıldım.
DVD'sini çıkaracaklarsa, ki mutlaka ve mutlaka yapsınlar bunu (Şeker Sami hep yaptığı gibi filmin üstüne sekiz kilit vurup saklamasın!), bir ricam, bir uyarım, bir önerim olacak:
O muhteşem film, aslında üç arkadaşın, kör kıza ameliyat parası bulmak için suç işleyip hapise girmeleriyle biter! (Ve insanı ağlatır.) Hani, Yavuz Turgul'un "Gönül Yarası" filminin, Meltem Cumbul'un memleketine gitmek üzere otobüse binmesi ve Şener Şen'in elini hafifçe sıkmasıyla aslında bittiği gibi... Turgul, "mesaj vermek" için filmi uzatmış ve içine de etmişti.
Memduh Ün de, ne yazık ki "Yeşilçam kurallarına" uymak zorunda bırakılmış, yıllar sonra arkadaşları hapisten çıkarıp Muhterem Nur'la "ameliyatla gözleri açılmış ünlü bir şarkıcı" olarak Küçük Çiftlik Gazinosu'nda karşılaştırmış ve kendi başyapıtını kendisi katletmiştir. (Kız onları seslerinden tanır, Charlie Chaplin'den araklanmış bir numara.)
DVD'sinde, bu film lütfen söylediğim yerde bitirilsin!
Geri kalan kısım, diskin "deleted scenes" bölümüne aktarılsın. Hatta tıklama girişine "Yeşilçam'ın günahları" bile yazılabilir...
Haksız mıyım sevgili Atilla Dorsay? Haksız mıyım sevgili Beşiktaşlı "hemşerim"
Memduh Ün ağabey?
Bataklıkta çiçek yetiştirmeye çalışmış bir Lütfi Akad, bir Memduh Ün, bir Metin Erksan...
Yeşilçam düzeni izin verseydi, elinizi kolunuzu bağlamasaydı, o zamanlar dünyayı kasıp kavuran İtalyan neo-realist sinemacılarının altında mı kalacaktınız?
Sizden sonra bir Çağan Irmak geldi de, Yeşilçam'ın namusunu iyi kötü kurtarabildiği kadar kurtardı. "Babam ve Oğlum" filmi, Macar yönetmen Istvan Szabo'nun "Baba" filminden fazlaca esinlenmiş olsa da, eski Türkiye'nin Yeşilçamı'nın "veda" filmidir. "Issız Adam" asla ve asla bir Yeşilçam filmi değildir. O, "yeni Türkiye'nin" filmidir artık.