Misak Torosyan'ı kaybettik. Tıpkı zarif eşi Anta gibi o da yetenekli bir tiyatrocuydu. Kırk yıl önce tanışmıştık, sonra yollarımız kesişmedi.
Osmanlı tiyatrosunu kuran ve büyük hizmetlerde bulunan Ermeni sanatçıların soyundan, onların mirasçısıydı... Bir Güllü Agop (Hagop Vartovyan), bir Tomas (Tovmas) Fasulyeciyan, bir Mardiros Mınakyan misali...
Fakat tiyatromuzun hep kıyısında kaldı, daha doğrusu kıyısında "bırakıldı", çünkü cumhuriyetimiz sağlam temeller üzerine kurulmuştu, sanatçıya saygımız sonsuzdu... O piyasada "daha rahat hareket edebilmek" için ismini değiştirmeye, kendine bir "Müslüman ismi" uydurmaya da tenezzül etmedi.
Dul eşi Bayan Anta'ya bir tek teselli verebiliriz, bu teselli sayılırsa:
Neyse ki Misak katledilmedi, hiç olmazsa yatağında eceliyle öldü.
Bir Ermeni aydını için Türkiye'de kısmet sayılıyor.