Bir gazeteci arkadaşımız, bir Çin atasözünü hatırlattı. Atasözü mü, özdeyiş mi, her neyse... Şöyle:
"Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları..."
Yani uyarıyor, "gün gelir devran döner" demek istiyor.
Daha bir buram buram Anadolu kokan bir mazmun bulabilir, örneğin şunu da söyleyebilirdi: "Pehlivan, pehlivan! Üste çıktım diye sevinme, alta düştüm diye yerinme!"
Ülkemizde yenilen pehlivanlar güreşe doymuyorlar ya (örneğin ağır sıklette Baykal pehlivan), bünyemize daha uygun düşerdi...
Çin örneğine dönersek, balık iktidar, muhalefet de karınca oluyor (karınca gibi çalışkan adamlar ya bunlar)...
Ya da balık "tutuklanacak" gazeteciler, karınca da "faydalanılacak" gazeteciler, her ne haltsa artık...
Ben bu yemekte neyin nasıl çiğnenip yutulacağını merak ettim.
Velev ki... Velev ki sular çekildi, iktidar değişti...
Arkadaşıma soruyorum, ne yapacaksınız?
Diyelim bir "merkez partisi" geldi, Türkiye'yi "Tayyip'ten" kurtardı, Süheyl Batum başbakan, Hüsamettin Cindoruk cumhurbaşkanı, Mustafa Sarıgül de koalisyon ortağı...
Gülmeyin. Arkadaş gülmüyor.
Soruyorum: Bir zamanlar ülkemizde pek yaygın olan eski bir deyimle "devr-i sabık" mı yaratacaksınız?
Gençler için açıklayalım, geçmiş dönemden hesap mı soracaksınız?
Kim ne suç işledi de hesap soracaksınız, düşündüm, bulamadım.
Ergenekon sanıklarını salıvereceksiniz, onu anladık.
Aydın Doğan'ın vergi cezasını tahsil etmeyeceksiniz, onu da anladık.
Memur kadrolarını allak bulak edecek, hallaç pamuğu gibi atacak, "AKP'ye yakın" olanları temizleyeceksiniz, onu da tahmin ettik.
Başka ne gibi "azizlikler" var programınızda?
Ne yani, bizi içeri mi tıktıracaksınız, ekmeğimizden mi edeceksiniz?
Onu siz vermiyorsunuz ki...
Haaa, çaktım, Taraf gazetesini kapattıracak, Sabah gazetesini Ahmet Çalık'ın elinden almaya kalkacaksınız!
Başarabilecek misiniz?
Peki peki, ciddi olalım. Bu hükümetin Avrupa Birliği "yolunda" attığı adımları geri mi alacak, filmi başa mı saracaksınız? Avrupa Birliği'ne "girmek istemediğinizi" açık açık söyleyebilecek misiniz?
Niyetiniz bu değilse niçin iktidara gelmek istiyorsunuz be kardeşlik?
Kıbrıs meselesini mi çözeceksiniz, Kürt meselesini mi? Nasıl?
Özetleyelim: Sizin bir programınız falan var mı, haybeye mi konuşuyorsunuz?
Yoksa "yeni iktidar döneminde Zafer'e orman arazisinde site inşaat ruhsatı çıkartmak" başlıbaşına bir program mıdır?
Madem Çin muhabbeti seviyorsunuz, size bir başka özdeyişi de ben hatırlatayım: "Bin çiçek açsın, bin fikir yarışsın"...
Çiçekten böcekten vazgeçtim, şurada iki tane değişik fikir serdettim, etmediğiniz hakaret kalmadı yahu...