Çok karmaşık gibi görünen bazı meseleler aslında çok basittir. Fakat insan ağaçlara bakmaktan ormanı göremez. Son günlerde olup bitenleri özetleyelim. İsterseniz bu aynı zamanda bir "vaziyet ve manzara- i umumiye tablosu" olsun:
Türk demokratları ile Kürt demokratları, "adı konulmamış düşük yoğunluklu iç savaşın" artık bitmesini istiyorlar.
Çok adam öldü, çok can yandı, çok da para harcandı... Bu işin "sonu yok" düşüncesine ulaşıldı.
Amiyane tabirle "maçın berabere bitmesine" razı oldular. Satranç deyimiyle "pat" olunacaktı.
Kürtler'e açık seçik "stadyumdan çıkarken bağırıp çağırmayın, taşkınlık yapmayın, biz kazandık havalarına girmeyin, maganda gibi sağa sola ateş etmeyin, sabırlı olun, biz bu maçı adım adım, sessiz sedasız bitireceğiz" denildi... "Açılım" dedikleri aha budur. Üstelik Amerika da böyle istedi, Avrupa da. Bu da işimize geldi.
Türkler, berikilere, "kültürel haklarınızı verelim, ayaklanmayı durdurun, ama siz de kırmızı çizgiyi geçmeyin, bağımsızlık ya da federasyon gibi taleplerinizden vazgeçin" dediler.
Ilımlı Kürtler bunu kabul ettiler. Kimileri yeterli bularak, tatmin olarak, kimileri "hele dur bakalım, şimdilik böyle olsun da..." diyerek... Birçok Kürt de, "iş büyürse bugün sahip olduklarını bile yitirme tehlikesinden" korkuyor.
Fakat savaşın bitmesini istemeyen iki "blok" var:
Türk faşistleri ve Kürt faşistleri.
Birisi savaşı belki daha yıllarca sürdürüp ötekileri "hepten tepelemek" istiyor. Bunun çok zor, hatta imkânsız olduğunu, kazanamayacağını biliyor ama kimisi "yiğitlik belasına", kimisi de savaştan çıkar sağladığı, para kazandığı için sürdürüyor...
Öteki de, esas olarak "eroin ticaretinden" çok para kazandığı için, barışa asla yanaşmıyor.
İki taraf da gerginlik ortamının sürmesinden yana, tam ortalık yatışacak gibi olduğu zaman hemen ateşe benzin sıkıveriyor...
Bu amaca ulaşmak için kimi zaman iki tarafın "İŞBİRLİĞİ" yaptığını bile gördük!
Cephanesi biten PKK militanlarına "çatışmaya devam etmeleri için" iki kamyon cephane göndermeler...
Tam açılımda yeni bir adım atılacağı zaman pusu kurup birkaç Türk askeri daha öldürmeler...
"Türk derin devleti" içinde "PKK'ya tüyo verenler" mi var?
Eğer varsa, bundan büyük şerefsizlik, vatana bundan büyük ihanet olur mu? Asılmaları gerekir bu şerefsizlerin...
Muhalefet de, basınıyla birlikte, korkunç bir sorumsuzluk içinde, yangına körükle gidiyor.
Birkaç oy daha almak uğruna, tek başına asla kazanamayacağını bildiği seçimden "belki bir koalisyon çıkar da bir ucundan yapışırım" umuduyla...
Bazı basın şerefsizleri de "patronun paracıklarını kurtaralım da bize de birkaç kuruş kalsın" çabası içinde, barış yanlılarına geçiriyorlar da geçiriyorlar... Memleket batsın, yeter ki hükümet düşsün...
İç savaş düşük yoğunluklu olmaktan çıkarsa, hep birlikte kına yakarlar!