İnönü Stadı'nın Mithatpaşa Stadı olduğu döneme yetişenler, 1 Lira'ya girilen "Teksas tribününü" de bileceklerdir (bu paraya "duhuliye" denirdi), "deniz" tarafıyla "Gazhane" tarafını da hatırlayacaklardır...
Işık mışık yoktu, saha topraktı... Gece maçı diye bir kavram yoktu, maçlar öğleden sonra oynanırdı, karanlık basmadan biterdi.
Tam karşı köşede, duvarın dibinde yaşlı bir amca cevizli çörek satardı sıcak sıcak, mis kokulu, elli kuruş, maç çıkışına yetiştirirdi, maç için değil onun için giderdim vallahi...
"Hatırlar sevgili moruklar" deyip en başta kendimle dalga geçecektim ama moruklar kızıyorlar. "Gönülleri hep genç kalmış olanlar" diyelim de sevinsinler.
Evet, "İnönü" dememek için adı Mithat Paşa yapılmıştı Adnan Menderes tarafından ve de hani üç duvarlı, bir yanı açık Nasreddin Hoca türbesi gibi, üç yanı tribündü, bir tarafı Gazhane! Kara kara dev fıçılar, gaz depoları... (Biri duruyor galiba az yukarıda.)
Gazhane'nin sahaya bakan duvarında da tenekeden skor levhası...
İşte "yeni açık" lafı oradan gelmedir, gaz depolarının yerine "yeni" yapılan açık tribün anlamında, yılı da 1965 falan mıdır?
Dolmabahçe Sarayı'nın ahırlarının yerine yapılmıştı (ıstabl-ı amire)... Ahırlara gücü yetenler Gazhane'yi de yıkmaya güç yetirememişlerdi ama ortaya çıkan üç köşeli stadyum popoma benziyordu.
Dünyada, bir sarayın dibine domaltılmış ilk ve tek ve son stad örneğiydi bu!
Cumhuriyetin, CHP yönetiminin ve İstanbul vali ve belediye başkanı Lütfi Kırdar'ın "Osmanlı kültür mirasına nasıl baktıklarının" özetiydi...
Gülmeyin, bugün "pis padişahların sarayları yıkılsın" diye kampanya açsam, imza verecek kaç hayvan oğlu hayvan çıkar, siz de şaşarsınız...
Ondan önce Taksim Kışlası'nın avlusunda oynanırmış maçlar, ben yetişemedim, Hakkı Devrim belki hatırlar.
Parka gidin, ortada bir boşluk göreceksiniz, hani iki yanı yüksektir de ortası daha alçaktır, işte o boşluk...
O kelek Açık Hava Tiyatrosu da yapılmamalıydı o rüzgâr oluğu, akustik yoksulu köşeye, Taksim Topçu Kışlası da yıkılmamalıydı... Kışla bir kültür merkezine dönüştürülür, park da Talimhane'ye yapılırdı, adı üstünde, topçu kışlasının eğitim alanı, bomboş arazi... Ya da park Divan Oteli'nden Harbiye'ye doğru uzatılırdı, eski Ermeni Mezarlığı'dır oraları...
Hayır, o bölgeyi "imara" açtılar, kışlayı da yokettiler.
Şimdi Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören açıklıyor, stad yıkılıyormuş... Gelecek yıl takım da maçlarını "Anadolu'nun bağrında" oynayacakmış.
Fakat yerine daha fiyakalı, yeni bir stad yapacaklarmış.
Hayır, başka yere yapılmalı, o vadi parka katılmalıydı!
"Sarayın dibinde futbol stadı" rezilliği sona ermeliydi...
Ama işin ucunda kaç para var, desenize... Aydın Doğan vatan millet aşkından mı o bölgeye sulanıyor?