Anlamasak da bakıyoruz, dinliyoruz, şaşıyoruz... Hadi hadi, yemeyin beni sabah sabah, sanki siz hiç bakmadınız!
TRT-6 kanalından sözediyorum, canlı yayında "altı" diyenleri Rojin hemen düzeltiyor, "şeş"...
Kendi aralarında birşeyler konuşuyorlar, Rojin kimi zaman kalkıyor şarkı söylüyor, bir köşede "Keke Arslan" sürekli çiğ köfte yoğuruyor!
Rojin ara sıra da bir kitap açıyor önüne, benimkinden daha iyi Türkçesiyle "alıntı" yapıyor.
Rojin havalı kadın, alımlı kadın... Kimi zaman giysileri ve takıları bizim ölçülerimize göre berbat, kimi zaman çok çarpıcı, neredeyse vahşi bir güzellikte.
Çünkü TRT-6 sonuçta bir köylü kanalı.
Çünkü Kürt vatandaşlarımız büyük ölçüde köylü.
Kürtçe konuşuyorlar, arada anladığımız kelimeler çıkınca hoşumuza gidiyor...
Bir "vara vara" bilirdik eskiden... ("Wara wara" yazsam başıma dert alır mıyım?)
Bir de "Keyfette hoşe? Pir hoşe!" öğrenmiştim. Sonra "Hoda şte razi" de öğrendim. Allah senden razı olsun, demek.
Şimdi de "beli" öğrendim, Azeriler de kullanıyorlar.
Bize bu dil öğretilmedi. Bize bu insanların varlığı bile öğretilmedi yıllarca. Kürtler, "dağlarda yaşayan, kendi şiveleriyle Türkçe konuşan, kaba ve sert ama çok mert insanlardı"... O kadar. Fazla da kurcalamayacaktın bu konuyu.
Bize imparatorluğun hiçbir halkının hiçbir dili de öğretilmemişti: Arapça öğrenmek gericilikti... Ladino bilen, Ermenice bilen, Süryanice bilen Müslüman Türk yoktu... Rumca, eh işte çat pat... O da, Rum sevgilin falan varsa...
(Sonra dil manyağı olduğum için Asurca öğrenmeye kalktım ve Süryani tanıdıklarımı şaşırttım: "Anaku Aşurbaanniapli, şar ili, şar şarrani"... Ben Asurbanipal, büyük kral, krallar kralı... Ninova kazılarında bulunmuş bir tabletten çivi yazısı metin... Bir de azarladım onları, atalarınızın dilini bilmiyorsunuz!)
Birbirimizi boğazladık, şimdi Yunanistan'la enseye tokat durumdayız.
Bulgar'la karşılıklı birbirimizden nefret ettik, şimdi Bulgaristan'la can ciğer kuzu sarması.
Rusça öğrenmeye, Çince öğrenmeye kalkan sürüm sürüm süründürülürdü, şimdi mumla aranıyor, işi hazır.
Otuz bin kişi öldü, şimdi Kürtçe devlet televizyonu var.
Kıyamet de kopmadı.
Bendenizin görüşü, bu konuda, genelkurmayın yeni görüşüyle tam bir uyum içindedir efendim: Bölücülük yapılmadığı sürece, Kürtçe televizyonda bir sakınca yoktur!
Ben de şöyle yazmıştım: "Bıji Tece" desinler, gerisini boşverin... "Bıji Reco" desin iktidar yanlısı olsun, "bıji Denizo" desin muhalif... Yeter ki "sistem içinde" kalsın.
Şimdi sorunuz, TRT-6 seyredenlerden hep aynı yanıtı alacaksınız:
- Keyfette hoşe, keke?
- Pir hoşe, pir hoşe! Hoda şte razi.