Emekli albay Hüsamettin Tambay'ı tanır mısınız? Rahmetli dostum Oğuz Atay'ın unutulmaz bir roman kahramanıdır... "Tehlikeli Oyunlar" romanında...
Kendisinin, gazetelerin köşe yazarlarına gönderdiği "Türkiye'nin çözüm bekleyen sorunları listesi", edebiyatımızın muhteşem sayfaları arasında yer alır. (O kadar parlak olmasa da ara sıra bizlere de böyle manyak mektuplar gerçekten gelir!)
Gerçek hayatta da vardır böyle çeşitler, rahmetli Oğuz bu tipi durduk yerde yaratmamıştır...
Frenkçe'de böylelerine "egzantrik" diyorlar.
Fakat kimi egzantrik hoş bir seda olarak geçip giderken, kimisi çevresine zarar da verebiliyor. Şaka, kakaya dönüşüyor. Şirin kalması gereken egzantrik, cansıkıcı olabiliyor.
Hani "ben orducu sosyalistim" diyen birisi gibi...
Bir profesör daha vardı hani, bir televizyon programında Hülya Avşar'ın ayağı, üzerinde ayyıldız bulunan balona değdi diye dava açmıştı, işte bunun gibi...
Bir başka emekli vatandaş da, bir televizyon yorumumda "enflasyon yüzünden paramız paçavra oldu" dediğim için beni savcılığa vermişti, Türk Lirası'na hakaret suçlamasıyla...
Dün sözünü ettiğim sendikacı var ya, hani Hitler Bey'i rüyasında görüp helva dağıtan...
Meğer buna benzer başka marifetleri de varmış!
Papa Hazretleri Türkiye gezilerinden döndükten sonra "kalbimin yarısı Türkiye'de kaldı" şeklinde bize bir "rüşvet-i kelam" vermişlerdi ya, bu da tutmuş Papa'ya yarım öküz kalbi göndermiş!
İsrail hükümetine de şişe içinde kan göndermiş...
Abdullah Gül Ermenistan'a maça gitti diye, cumhurbaşkanına "Türklüğe hakaret" davası açmış. Kendisi öğretmen ya, cumhurbaşkanlarının "vatana ihanet" suçundan başka bir suçla yargılanamayacaklarını bilmiyor.
Ama bunu bilmeyen zavallı okumuş sayısı da bir hayli yüksektir gerek basında, gerek Ankara'da!...
Helvacının, Kayseri'de diğer öğretmen arkadaşlarına hizmet amacıyla açtığı birtakım kurslar da varmış:
Davul çalma, ayağına göre yorgan uzatma, zeytin yeme, deveye hendek atlatma, ağzıyla kuş tutma, bitpazarından ucuz elbise alma kursları!
Bunların içinde "ağzıyla kuş tutma kursunu" keşke başbakana verseydi...
Çünkü başbakan ağzıyla kuş tutsa, "CHP medyası" bu sefer de "yazık değil mi zavallı kuşa" edebiyatı yapacak!
Şimdi helvacının "akli dengesinin" yerinde olup olmadığı tartışılıyormuş ve de hakkında soruşturma açılması düşünülüyormuş.
O da, "rüya görmek suç mu, ben bir vasiyeti yerine getirdim" şeklinde konuşuyor.
Aman dokunmasınlar, böylelerini kolay kolay her zaman bulamayız, bize de konu çıksın...
Bakınız bugün bu yazıda Kılıçdaroğlu, Sevigen, Tekin, Baykal, Gökçek, Altınok isimleri hiç geçmedi...
Çünkü egzantrik helvacı hem daha sevimli, hem de daha samimi!