Gazze'de insanlar "bizi ancak Osmanlı'nın dirilişi kurtarır" diyorlarmış... Üstelik bu haber CHP Yazdım ama korkuyorum, birisi lafı arkasından anlayacak, cumhuriyete düşman olduğumu, Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden kurmak istediğimi sanacak!
Onun bile anlayacağı şekilde anlatayım.
Önce, en son söylenecek lafı en başta söyleyeyim: Osmanlı İmparatorluğu yeniden kurulamaz. Kaldı ki Türkiye'de bunu isteyen de yoktur.
Bunu kuracak güç yoktur elimizde. Ekonomi yoktur, ordu yoktur, uluslararası denge yoktur, haa bir de "halklar yoktur" hükmedilecek. Osmanlı'nın, geri dönülmesi artık düşlerde bile görülemeyecek "Rumeli ayağını" hep unutuyoruz... Osmanlı bir Ortadoğu ülkesiydi ama "yalnızca bu" değildi.
Filistin'den başka hiçbir Arap ülkesi buna sıcak bakmaz, dolayısıyla "imparatorluğun yumuşatılmış şekli" olacak bir "Türk-Kürt-Arap Federasyonu" bile kurulamaz.
Dolayısıyla, "hükümete kamış atmak için" tutup da böyle haberler yapmak ve aklı sıra satır aralarında "bu iktidar Osmanlıcı" şaibesi yaratmaya çalışmak, kargaları bile güldürür. Çok ince olduğu sanılan bu hesaplar aslında çok kaba hesaplardır.
Fakat bu gibi gelişmeler, bize "temelimizin" Osmanlı olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin 28 Ekim 1923'ü 29 Ekim 1923'e bağlayan gece gökten zembille inmediğini de hatırlatıyorlar...
Kemal Tahir'in dediği gibi, "çift gerçekli olduğunu" hiçbir zaman unutmayacaksın. Hem Osmanlı'sın hem de artık değilsin.
Biz hatırlamak istemesek de, Gazze'de İsrail bombasını yiyen yüreği yanık insanlar hatırlatırlar işte...
"Bu topraklara hayır gelmedi" sözü, "keşke Osmanlı gitmeseydi" özlemiyle örtüşüyor.
Ne yapalım, geçmiş ola!
"Bu saatten sonra" ancak işte "ağabeylik" tavrı, insani yardım, ilaç, gıda falan filan, bir de diplomatik destek, o kadar...
Duygusal bağ, kültürel bağ, karşılıklı sempati, o kadar. "Yeni Osmanlılık" ancak budur ve bu kadardır.
Öte yandan, "eski Sovyet ülkeleri" de birer birer eski merkezlerinin "çekim alanına" geri dönüyorlar... Yani, bir Turan İmparatorluğu da ham hayal.
Kimse sevinmesin de üzülmesin de, hele hiç korkmasın: Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş, gerçek anlamıyla laik, bağımsız ve egemen bir devlet olarak kalacaktır.
Atatürk ilkelerinin uygulandığı ama bunun da ötesine geçip demokrasiyi ve özgürlüğü sağlamayı başarmış bir ülke olacaktır. İnsan hakları sağlanacaktır. Çokseslilik gerçekleşecektir.
Ya böyle olur ya da batar gider.
O zaman da faşistler otururlar "biz neyi nerede yanlış yaptık" diye kara kara düşünürler!
Bari bu sefer anladın mı?