Genç bilim adamı Umut Özkırımlı'nın "Milliyetçilik ve Türkiye-AB İlişkileri" adlı kitabını karıştırıyordum... Orada rastladım. Hep otuzlu yılları eleştiririz ya, yirmili yıllara da gittim.
İsmet Paşa, 1925'te, sonradan Halkevleri'ne dönüşecek olan Türk Ocakları'nın ikinci kurultayında bir konuşma yapmış... Demiş ki:
"Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları behemehal Türk yapmaktır. Türklere ve Türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız."
İkinci perde 1932 yılında geçiyor, Atatürk (henüz Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa'dır), Keriman Halis Hanım'ın (henüz ağa, bey, paşa, hanım gibi ünvan ve lakaplar serbest) dünya güzeli seçilmesi üzerine Cumhuriyet gazetesine bir demeç vermiş. Demiş ki:
"Türk ırkının necip güzelliğinin daima mahfuz olduğunu gösteren dünya hakemlerinin bu Türk çocuğu üzerindeki hükümlerinden memnunuz... Bu güzel Türk kızımız, ırkının kendi mevcudiyetinde tabii olarak tecelli ettirdiği güzelliğini dünyaya dünya hakemlerinin tasdikiyle tanıttırmış olmakla elbette kendini memnun ve bahtiyar addetmekte haklıdır... Şunu ilave edeyim ki, Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihi olarak bildiğim için, Türk kızlarından birinin dünya güzeli intihap olunmuş olmasını çok tabii buldum."
Üçüncü perde de ilk Türk operasından... Yıl 1934...
Hani Atatürk, Ankara'ya gelmiş olan İran Şahı'na "ne kadar batılılaştığımızı" göstermek istemiş ve bir opera bestelenmesi için emir ve direktif vermiş, ilk Türk operası "Özsoy" da böyle doğmuş ya... İftiharla anlatılır...
Konuyu da bizzat Atatürk vermiş hani... Libretto, yani sözler Münir Hayri Egeli'den, beste de, çok batılı bestecimiz Ahmet Adnan Saygun'dan...
1981 yılında yeniden sahnelenmişti, ben kaçırmıştım. Bir bölüm okuyalım:
"Tarih diyor ki bize,
Uygarlıklar ırmağı,
Brakisefal soyda
Buldu özlü kaynağı.
Bu soy Asya'dan çıktı,
Dört bir yana dağıldı.
Bu tarih, yükselişin
Başlangıcı sayıldı.
Avrupa, Anadolu, İran
Ve orta yayla
Uygarlığa girdi.
Bakın, bu büyük soyla
Zaman durur mu?"
İlkokul öğrencisi kompozisyon ödevi diye getirse kırık not alır da, benim asıl gönlümden geçen şu:
Seyhan Soylu ve Nurseli İdiz "içeriden çıktıkları zaman" şu "podyum konseptinde cumhuriyet kadınları" projesini rafa kaldırsalar da, asıl şu Özsoy operasını sahneleseler! Alın size milli ve de hamasi ve de ailevi ve de terbiyevi etkinlik. Üstelik kodese de girmezsin, tam tersine, plaket verirler.