Genç ve "Nişantaşı semtinin karı kız nimetlerini yeni tatmış" imam kökenli gazetecilerin "Latif Abi" şeklinde laubali oldukları Sayın Abdüllatif Şener, burada biter...
Sayın Şener'den iktidara alternatif yaratmak isteyenler, Anayasa Mahkemesi'nin şişi de kebabı da yakmamaya özen gösteren kararıyla iki seksen yattılar.
Sayın Şener de, dereyi görmeden, yalnızca suyun şırıltısını uzaktan duyarak, paçaları hem de dizine kadar fazla ve erken sıvamakla, "kurt" bir politikacı olmadığını ve olamayacağını kanıtladı.
Bir dönem başbakanın sağ kolu olup sonra onunla ters düşen Şener küstürülmüş müydü, kendi kendine gelin güvey mi olmuştu, yoksa "gidişatı beğenmeyip" yanlış yoldan mı dönmüştü, bunu tartışmanın artık bir anlamı yok. "Ankara gazetecileri" epey tartıştılar, daha da tartışacaklardır, biz okumayız, çünkü sıkılırız.
Fakat bazı uyanıklar, Şener'i kullanmak istediler.
Basında bu elbette, amiyane tabiriyle "gaz verme" şeklinde oldu.
Darbeci ahmaklardan elbette çok daha akıllı olan bazı çakallar, Şener'i kullanarak "Anadolu sermayesini çatlatmak" istediler.
Çünkü Sayın Şener'e bir "kitle tabanı" yaratmanın, hele para desteği sağlamanın başka yolu yoktu. İstanbul'un ne burjuvasından ne emekçisinden Şener'e zırnık çıkardı, ne para, ne de oy... Şener'i salın Bağdat Caddesi'ne yürüsün, kimse bakmaz, tanımaz bile. Kurbağalıdere de Kavaklıdere değildir.
Hesapça, AKP kapatılacak, doğacak olan "kaos" ortamında Şener'in kuracağı yeni partiye ortada kalacak yirmiotuz kadar milletvekili transfer edilecek, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu "bu yana" çekilecek ve desteği sağlanacak, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'e de belki "akıllı ol, Ergenekon'dan sana hayır yok, bu tarafa gel" denilecekti...
Bu arada, eski DYP amigoları da "merkez sağ yeniden kuruluyor" kıtırları atacaklardı tabii. Demirel de böyle istiyordu.
Şener asla tek başına seçim kazanamazdı ama "bölücü" etkisi çok yarar sağlayabilirdi! Kendi halinde, ufak tefek ve halim selim bir adam olan Şener'den "gözleri çakmak çakmak" bir lider yaratamayacaklarını bilecek kadar sağduyulu olanlar, AKP'nin hiç olmazsa bir beş yıl kadar kendine gelememesi için böyle bir kartı gene de oynamak istiyorlardı...
Seçmenin kafası iyice karıştırılırsa, kaçınılmaz yeni bir erken seçimden sonra bile iktidar ortada kalır, hani belki 1961-1965 döneminin "AP-YTP açmazına" benzer bir durum doğar, eh, bundan güçsüz bir koalisyon çıkarsa da bazı kaşalotlar işlerini tıkır tıkır yürütürlerdi... 2012'den sonrası da Allah kerimdi!
(Şimdi işin yoksa otur da gençlere o darbe sonrası döneminin belirsizliklerini, bir yanda Ragıp GümüşpalaSadettin BilgiçSüleyman Demirel çekişmesini, öbür yanda onlara alternatif oluşturmaya çalışan Ekrem Alican'ı ve onun küçük partisini, yani "Menderes'in mirasını paylaşma kavgasını" anlat bakalım... Nazlı Hanım, şunu siz yapsanız da ben uğraşmasam...)
Bunların hepsi iki seksen yattı.
Dün gazetelere baktım, "Şener'in odalardan destek arayışı hüsranla sona erdi" haberi gelmiş...
Abdüllatif Şener'in "siyasette boşluk var" lafına artık gülen bile yok... Yeni Oluşum Hareketi, açmadan solan bir güle dönüştü...
Üniversiteye mi döner, hatıralarını mı yazar, çiçek sulayıp tavuk mu besler, keyfine kalmış.