Cumhuriyet Halk Partisi, Kanaltürk televizyonuna üç buçuk milyon dolar vermiş... Hani şu, "ben artık iktidara gelmek istiyorum" diyen "ulusalcı" Tuncay Özkan'ın "dincilere" sattığı kanal...
Bunu kamuoyuna "ileride vereceğimiz reklamlara mahsuben" diye salladılar. (Otuz yıldır basın ve yayın sektöründeyim, kimsenin kimseye dört yıl önceden "reklam avansı" verdiğini duymadım ve görmedim.)
Sonra da lafı "parti hakkında belgesel yaptırıyoruz"a çevirdiler.
Sonra gerçek ortaya çıktı, hani Sayın Sav'ın telefonu açık bırakması gibi...
Bu üç buçuk milyon dolar karşılığında, dört yıl boyunca kanal, partinin belirleyip göndereceği kişileri "spordan müziğe kadar" her alanda yapılacak programlara, ayrıca haber bültenlerine de konuk etmeyi kabul ve taahhüt ediyor!.. Ve de, "haftada yedi saatten az olmamak" şartıyla!
CHP'nin spor ve müzik konularında söyleyecek sözü bile varmış yahu!
Ayrıca haftada en az bir kez parti lideri (Sayın Baykal oluyor) konuk edilecek, yapacağı geziler de izlenecek.
Diğer bir sayın olan Mustafa Özyürek "yaptıkları işin yasalara uygun olduğunu" söyledi.
Uygun değildir diyen yok.
Milli Şef İnönü'nün Ankara valisi ve de belediye başkanı Nevzat Tandoğan, "bu memlekete komünizm lazımsa onu da biz getiririz, size ne oluyor" lafıyla ünlüydü... (O laf 1944 yılında Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş'le birlikte tutuklanan Osman Yüksel Serdengeçti'ye söylenmiştir ve de tamamı şudur: "Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa onu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek.")
Gel de, "CHP niçin seçim kazanamıyor" diye şaşanlara gülme...
İstersen, "CHP ile MHP'yi aynı dinamik içinde eritelim" diye yazı yazanlara da gülebilirsin, sana kalmış...
Neyse, anlaşılan Nevzat Tandoğanlar, daha telefon kullanmayı öğrenmeden bir de televizyonculuk yapmaya heves etmişler.
(Bu açıdan Cumhuriyet gazetesi daha gerçekçiydi... Bunlar bir tarihte televizyon kurmaya kalktılar, bitmez tükenmez toplantılar yapılıyor, sonra içlerinden biri kalkıp demiş ki: "Bir dakika arkadaşlar! Biz ne yapıyoruz yahu? Biz özel televizyona karşıyız!")
Biz değiliz ama, şimdi bu şaklabanlığa ne diyelim? "Muhalefet yalakası" desek ayıp olur.
"Yandaş medya" desek, adam parayı bastırmış, "hizmeti aldık, hesap kapandı" diyor. İş bitmiş. Yandaşlık yok, ticaret var.
"CHP medyası" desek kızacaklar, imzasız "editoryal" yayınlayacaklar, "vallahi billahi öyle değiliz, iki gözüm önüme aksın ki"...
En iyisi, ayaklanma çıkaralım, içini karıştıralım, kışkırtalım:
"Kanaltürk çalışanları, isyan edin!"
"CHP'ye yatınca Kanaltürk'ün reytingi yüzde bilmem kaç düştü, hesap sorun!"
"Allah bilir bu herifler araba da almışlardır, bindirmeyin!"
Yok yahu, o kadar küçülecek miyiz? O kadar zavallı, o kadar çapsız mıyız?
En fazla, sarakaya alacağız, makaraya saracağız.
Daha fazlası, bunlara paye vermek olur.