Kendi militanlarının okuduğu marjinal birtakım parti yayın organlarını izlemediğim için farkında değildim... Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu uyarınca uyandım...
Bu köşede 23 Nisan günü yayınlanan yazımda şöyle bir cümle vardı:
"Hatta bazı söylentilere göre de -Allah herkesi kuru iftiradan saklasın-iki numaralı vatandaş 06 DS, bir numara da 06 HK plakalı araba kullanıyordu" ...
Allah kuru iftiradan ne yazık ki saklamadı, gerek bendeniz gerekse Hüseyin Kıvrıkoğlu uğradık o kuru iftiraya!
Yeni okudum, Aydınlık dergisinin 27 Nisan tarihli sayısında, Doğu Perinçek şöyle demiş:
"(...) Engin Ardıç, 'bir numarayı' da 'HK' rumuzuyla Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu olarak açıklamıştır."
Oha!
Bu nasıl bir kuyruklu yalandır? Bu, okurların ve kamuoyunun gözünün içine baka baka nasıl bir çarpıtma ve iftiradır? Bu ne cürettir?
Sayın Kıvrıkoğlu'nun, dün bu köşede yayınlanan mektubunda gereksiz yere alınganlık gösterdiğini düşünmüştüm, meğerse sinirlenmekte haklıymış!
Fakat tepkisini yanlış adrese yöneltmiş bulunuyor. Benim yazımda adı geçmiş değildir. Kendisini ima etmiş de değilim.
Kaldı ki, her "numaranın" ille de subay olması gerekmez. Hiç kimseyi karalamak istemem, yalnızca birtakım söylentileri dile getirdim geçtim.
Hay elim kırılsaydı da yazmasaydım... Nereden düşünebilirdim bununla karşılaşacağımı?
Bu, Doğu Perinçek'in ahlak dışı bir çarpıtma ve karalama girişimi...
Tekirdağ Cezaevi'nde tutuklu bulunan bir vatandaşın nasıl olup da oraya buraya "makaleler" yazıp yayınlattığını, infaz savcısı düşünsün. Benim işim değil.
Ben bu Doğu Perinçek'in ruh ve kişilik yapısını gerçekten merak etmeye başladım... Kendisi hakkında birtakım söylentiler vardı, taa 1968 yılından beri, üzerinde durmamıştım...
Fakat bu nasıl bir ahlak anlayışı, bu nasıl bir politikacılık anlayışı, nasıl bir "aydınlık" anlayışı, nasıl bir "insanlık" anlayışıdır?
Bu ne biçim bir adamdır? Hangi pis karanlıkların prensidir bu adam?
Kendince "hedef saptırmaya" mı çalışıyor, onu da anlamadım.
Doğu Perinçek'i mahkemeye vereceğim.
Sayın Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'na da, haddim olmayarak, aynı şeyi tavsiye ederim.
Devletin ve onun elinden kurtulur mu bilmem ama benim elimden kurtulamayacak. Dava kaç sene sürerse sürsün.
Bugüne kadar gülüp geçmiştim, "şövalyelik" etmiştim; bundan sonra bana her hakaret eden de kendini mahkemede bulacak. İster televizyon programı, ister gazete, ister mizah dergisi, ister Internet sitesi olsun. Efendilik ve çelebilik benden buraya kadar.
"Ulusalcı" arkadaşlara da Doğu Perinçek ve Tuncay Özkan gibi önderlerle hayırlı başarılar dilerim.