Herkes, partinin kapatılacağına kesin gözüyle bakıyor.
"Mahkeme kararını bekleyelim" diye sahtekârlık edenler, "belki beraat eder canım" numarası çekenler, "tamamdır bu iş" diye ellerini ovuşturuyorlar.
"Efendi efendi savunmanızı hazırlayın" öğüdünü verenler, bıyık altından "savunmanın kralını da yapsan havanı alacaksın" diye sırıtıyorlar.
Müthiş bir ikiyüzlülük, utanma duygusunu çoktan geride bırakmış meslektaşlarımızın yüzüne yapıştı kaldı.
Fakat, aklını fikrini hepten yitirmemiş, "başarı sarhoşluğuyla" gözü dönmemiş dürüst arkadaşlarda da şimdi bir "acaba mı" duygusu yeşermekte...
Ya başbakan, bir yolunu bulur ve kendini de partisini de kurtarırsa?
Yok canım, "çok iyi savunma yaparak" falan değil.
Anayasayı değiştirirse...
Sayı tutturamadığı durumda da referanduma giderse...
Böyle bir referandumun "toplumda büyük çalkantılar ve gerginlikler falan yaratacağını" yazarak gizlice tehdit etmeye çalışıyorlar başbakanı.
"Çok büyük sarsıntı ve bölünmeler" olabilirmiş. "Yeni tehdit ve tehlikeler" doğabilirmiş.
Ya bunlar boş lafsa? Ya öyle olmazsa? Ya, parti kapatmayı zorlaştıran değişiklikler yapılır ve referandumda da halk tarafından kabul edilirse?
Ya, gerginlik falan çıkmaz, millet gider oyunu kuzu kuzu verirse?
Tarhan Erdem'e gene sorun bakalım, "yüzde kaç çıkma" ihtimali var?
Sakın, geçen referandum gibi yüzde yetmiş çıkmasın? Belki de yüzde seksen, ha?
Adnan Menderes asıldığı zaman "mantar tabancası bile patlatmayan" halk, geçen yıl sessiz sedasız rejimi değiştirdiği, cumhurbaşkanını kendisi seçmek istediğini belgelediği gibi, bunu da çıt çıkarmadan hallediverirse?
O zaman ne halt edeceksiniz?
Anayasa değişti, dava düştü, kapatılamıyor... "Çantada keklik" gördüğünüz operasyon iki seksen yattı... Ne yapacaksınız?
Darbe mi? Olamıyor.
Yeni bir dava mı? Artık mümkün değil.
Eee, ne yapacaksınız kuzum, ne yapalım diye İlhan abinizin yazılarına mı bakacaksınız?
"Sandıkta yenmekten" başka çıkar yol olmadığını anlayana kadar, bakın bak alım...
Ama sandıkta yenemeyeceğinizi de çok iyi biliyorsunuz.
Aslında zor durumda olan başbakan değil sizsiniz ama bunun farkında mısınız acaba?
Kimileriniz, Tuna Bekleviç diye hiç kimsenin tanımadığı bir çocuğun tabela partisinden medet umacak kadar zavallı duruma düşmedi mi?