İsimsiz iki kahramanım var artık. İstanbul'un güngörmüş semti Vefa'da karşıma çıkıverdiler. En fazla 10 yaşlarında iki arkadaş. Yaşları küçük ama gönülleri büyük bu kahramanlar, ömrüm boyunca unutamayacağım bir insanlık yaptılar. Benim için Vefa artık bir semt adı değil gerçek vefanın da adresi oldu. Biz arabaya park yeri ararken, onların derdi çok başkaydı. Ellerinde bir çift ayakkabı, kaldırımda oturan üç çocuğa bakıyorlar. Niyetleri belli; perişan haldeki Suriyeli kardeşlere yardım etmek. Akan burnunu koluna silen Suriyeli kardeşlerden en küçüğünün ayakkabısı yok. Buz gibi havada ince, beyaz çorapları simsiyah. İki arkadaş, ayakkabıyı kardeşlerin en büyüğüne verdi. Akranlarının elinden aldığı ayakkabıyı hemen kız kardeşine uzattı Suriyeli ağabey. Masmavi gözleri daha bir parlıyordu artık ablanın. Kendi ayakkabısı yırtık olmasına rağmen hemen küçük kardeşinin çoraplarını çıkardı. Çocuklarımızın ayakkabılarını giydirirken dakikalarca uğraştığımız aklıma geldi o sahneyi izleyince. Onların beklemeye tahammülü yoktu, minik mülteci saniyeler içerisinde ayakkabıyı giymiş hatta zıplamaya başlamıştı bile. Arabadan inip çocukların yanına gittim. "Siz mi getirdiniz ayakkabıyı?" dedim sanki görmemiş gibi. "Evet. Yazık çocuğa. Evden alıp getirdik..." "Aferin size çocuklar. Onlara hep kardeşinizmiş gibi bakın. Kendinizden ayırmayın. Hep böyle olun" dedim. 15 dakika süren işimizi halledip döndüğümüzde, elimiz boş değildi. Ama ortada ne iki arkadaş ne Suriyeli çocuklar vardı. Bize mutluluk ve hüznü yaşatan sokak savaşçıları gitmişti. Niye o iki arkadaşın isimlerini öğrenmedik, fotoğraflarını çekmedik, aileleriyle tanışmadık? Niye Suriyeli kardeşleri takip etmedik, nelere ihtiyaçları var diye bakmadık? Böyle söylenip durduk. Ama nafile. Daha sonra eşimle birlikte oğlumuzu da alıp yine gittik oraya. Sorduk, soruşturduk. Bulamadık. İki kahraman bize çok iyi bir örnek olmuştu. Karşımıza çıkan ihtiyaç sahiplerine vermek için, o günden beri arabada kıyafetlerimizi koyduğumuz bir torba taşıyoruz. Hem böylece belki oğlum da büyüdüğünde "Ben de ayakkabılarımı vermek istiyorum" der. Tıpkı Vefa'daki iki güzel insan gibi... Dünya genelinde 100 milyondan fazla evsiz yaşıyor. Ne kadar tedbir alınırsa alınsın önüne geçilemiyor. Herkesin bir çatısı olmuyor yani. İstanbul gibi bir megakent, aslında dünya sıralamasında çok iyi durumda. En fazla evsizin yaşadığı şehirler listesinde yer almıyor. Üstelik Avrupa genelinde Suriyeli göçmenler nedeniyle evsizlerin oranında ciddi bir artış yaşanırken. Büyükşehir Belediyesi'nden edindiğim verilere göre kayıtlı 1464 evsiz yaşıyor İstanbul'da. En fazla evsizin yaşadığı ilk üç şehir 57 bin ile Los Angeles, 60 bin kişi ile New York ve 70 bin kişi ile Filipinler'in başkenti Manila olarak biliniyor. Vefa'daki iki iyi kalpli arkadaş gibi dünyanın dört bir yanında evsizler için çok güzel işler yapılıyor.
İHTİYAÇ YOKSA DUVARA AS
İstanbul'da Üsküdar Belediyesi ile İnsani Yardım Vakfı'nın başlattığı kampanya çığ gibi büyüyor. Üsküdar'da kurulan duvarlara vatandaşlar fazla kıyafetlerini asıyor. İhtiyaç sahipleri gün içerisinde gelip istediklerini duvardan alıyor. Duvarların başında bekleyen gönüllüler, kıyafetlerin paylaşılmaya müsait olup olmadığını kontrol ediyor. Üsküdar'da her gün ortalama 100 kişinin kıyafet astığı duvarlar İstanbul geneline yayılmaya başladı bile.
DANİMARKA
RENCİDE OLMASINLAR
Ülke genelinde 6 bin 138 evsizin yaşadığı Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da da güzel bir proje başlatıldı. 117 bin dolarlık proje kapsamında kente yanlarında şişeler için özel raflar bulunan 500 yeni çöp kutusu yerleştirildi. Halk, şişesini çöpün içine atmayıp rafa bırakacak. Hayatını şişe satarak sağlayan evsizler, ellerini çöplerin içerisine sokmak zorunda kalıp rencide olmayacak.
İSTANBUL
GECELERİ PEDAL ÇEVİRİYORLAR
İstanbul'daki evsizler veya ihtiyaç sahipleri için Şefkat Der, Engelsiz Çorba isimli bir organizasyon düzenleniyor. Tamamen gönüllülerden oluşan ekip, her gün 17.00 gibi toplanıp çorba pişirmeye başlıyor. Ardından 18.00 gibi ekibe yeni katılanlarla birlikte çorbalar bisikletlerle veya yürüyerek ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor.
YUNANİSTAN
HERKESE AÇIK HALK MUTFAĞI
Yunanistan'da yaşayan 51 yaşındaki Konstantinos Polychronopoulos, Başkaları İçin Sokak Mutfağı projesi ile hem ülkesindeki evsizleri hem de sığınmacıları doyuruyor. Tamamen gönüllülerin desteğiyle başlatılan ve yürütülen proje kapsamında ücretsiz olarak yemek dağıtılıyor. Ekip bir süredir göçmen akınına uğrayan Midilli Adası'na taşınarak faaliyetlerini burada sürdürmeye başladı.
ÇEK CUMHURİYETİ
AYAKLI İNTERNET
Prag'da genç arkadaş grupları Wifi4Life isimli projeyi hayata geçirdi. Evsizlerin üzerine, bedava internet hizmeti sağlayacak kablosuz vericiler bağlanacak. Evsizler ayrıca akıllı telefonların şarj edilmesi için cihazlar taşıyacak. Böylece gittikleri yerlerde halka internet ve şarj hizmeti sunacaklar.Karşılığında yiyecek ve diğer temel ihtiyaçlarını alacaklar.
AMERİKA
TİŞÖRT ÜNÜ ELL ERİYLE GİYDİRDİ
Steve Jobs, David Letterman, Halle Berry veya Jennifer Lopez gibi isimlerin bir dönem evsiz olduğu ABD, aslında evsizlik sorununun en fazla yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Yaklaşık 700 bin kişinin evsiz olduğu ABD'de 23 yaşındaki Joey Resto yaptığı iyilik ile bir anda tüm dünyanın kahramanı oldu. New York metrosunda üstü çıplak olan bir evsize üzerindeki tişörtü çıkarıp giydiren Resto'nun görüntüleri kısa süre içerisinde sosyal ağlar üzerinden tüm dünyaya yayıldı.
İSPANYA
SOKAK BUZDOLAPLARI
Bask Bölgesi'nde bulunan Galdakao kentinde evsizler için çok güzel bir uygulama başlatıldı. 29 bin kişinin yaşadığı kenttin sokaklarına buzdolapları yerleştirildi. Dolapları doldurmak bölge sakinlerine düşüyor. Galdakao sakinleri evlerindeki fazla yiyecekleri çöpe atmak yerine sokak buzdolaplarına koyuyor.