Büyük bir hızla, hiçbir kural tanımadan, her türlü şiddetten beslenerek ilerleyen bir örgüt, IŞİD. Üstelik utanmadan İslam'ın adını kullanıyor. Adeta 11 Eylül sonrası ortaya çıkan İslamofobiyi en tepeye çıkarmak isteyen bir örgüt. Maalesef IŞİD modern Batı'nın doğurduğu iklimin yarattığı ve bu dünyanın kendini sorgulamasını mecbur kılan bir örgüt. Dünyanın kabusu. Bu, İslam'ın adını kullanarak hareket eden korkunç terör örgütünü pasifize etmek için hızlı ve etkili mücadele şart. Ancak Batı bunu sorgulayıp, önlemlerini ona göre gözden geçireceğine bu kabusu doğuran sebepleri teşvik edici adımlar atıyor. Bu mücadele çerçevesinde 'özgürlük-güvenlik' dengesi özgürlükleri tamamen askıya alacak tuhaf uygulamalara kapı aralamaya başladı. Durum çok korkutucu…
11 Eylül'den beri Müslümanlar'a hep potansiyel tehlike olarak bakıldı. IŞİD ile birlikte Batı Müslümanlar'ı adeta tecrit edici uygulamaları meşrulaştırmaya çalışıyor. Terörizmle mücadele kapsamında gerekli görüldüğünde pasaportların iptal edilmesi, anne babaları şüpheli görülen çocukların devlet korumasına alınması gibi önlemler gündemde.
İngiltere terörle bağlantısı olduğu şüphesi bulunan İngiliz vatandaşlarının İngiltere'ye dönmesini engellemeye çalışıyor. Mesela Suriye'den dönen 50 İngiliz vatandaşı araştırılıyor. Yasa çifte vatandaşlıkları olanların İngiliz pasaportlarının elinden alınmasına olanak veriyor. Hollanda'da ve Almanya'da da aynı şey tartışılıyor. Hatta Almanya'da şüpheli ülkelere gidişi durdurmak için Alman kimliklerin iptaline kadar gidecek önlemler söz konusu. Ve bu şüpheli ülkelerin içinde Türkiye de var! Fransa'da mahkeme kararı ile ülkeyi terk etme yasağı konulabiliyorken şimdi bu yetkinin hiçbir hukuki inceleme olmadan polise verilmesi gündemde.
Kısacası IŞİD ile mücadele derken Batı kendi içindeki Müslümanları tecrit etmeye kadar gidebilecek adımlara kapı aralıyor. Bu gidişe dur demek gerek. Almanya'daki Türkler, Fransa'daki Araplar yapılacak değişikliklerle 'şüpheli' sıfatıyla vatandaşlıktan çıkartılabilir, yaşadıkları ülkelerden sürülebilir. IŞİD'le mücadele adı altında bu uygulamalara kapı açıldığının, alınan önlemlerin kötü niyetli yönetimlerin elinde bir silaha dönüşebileceğinin görülmesi şart.
İslam'ı sömüren bu örgütü doğuran sebepler anlaşılmadan, İslam ve Batı barışmadan, Batı içindeki Müslümanlar'ı 'öteki' olarak görmeyi bırakmadan IŞİD ile gerçek anlamda mücadele edilemez.