ABD'nin dış politikasına yön verenlerin son iki hafta içinde yaptığı iki hamle, stratejilerindeki temel sorunları gözler önüne serdi. Bu hamleler muhtemelen Washington'ın bizzat kendi çıkarlarını ve uluslararası ilişkileri zora sokacak. ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'la imzalanan nükleer anlaşmadan çekilme ve İsrail'deki Amerikan büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı, Amerika'nın bölgede son yirmi yılda attığı adımlarla benzer çizgide. ABD yönetimi Irak'ın 2003'teki işgalinden bu yana, gerektiğinde tek başına hareket etmeye ve tüm dünyadaki müttefiklerini ve ittifakları fazla önemsemeyip dikkate almamaya başladı. Bu tutum Irak'taki savaş öncesinde ve sırasında, ABD dış politikası açısından ciddi sorunlar yarattı. Yakın müttefiklerini dışlayan Washington yaptığı hataları idrak edemedi ve tarihindeki en uzun askeri çatışmaya sürüklendi. ABD yönetiminde meydana gelen değişikliklere rağmen bu tek taraflılık sona ermedi. Selefi George Bush yönetimini tek taraflı hareket etmekle eleştiren ve dış politikada çok taraflı bir yaklaşım izleme sözü veren eski başkan Barack Obama, Ortadoğu'da aynı hataları tekrarladı. Obama yönetiminin Irak'tan çekilme kararı ve Suriye'de akan kanı durdurmak için hiçbir şey yapmama tavrı, Washington yönetiminin tek taraflı adımları idi. Obama'nın Suriye rejiminin kimyasal silah saldırısı sonrasında ABD'nin bu ülkeye yönelik tutumu hakkında fikir değiştirmesi, Amerikan tek taraflılığının zirve noktasıydı. Zira müttefiklerle hiçbir istişare yapılmadığı gibi, bu ani fikir değişikliği sonrasında atılması muhtemel adımlar üzerinde de düşünülmemişti. Alınan her tek taraflı karar, çözümsüz ve stratejiden yoksun uzun süreli çatışmalara yol açtı. Süreçten dışlandıklarını düşünen bölgedeki Amerikan müttefikleri ise, bu tek taraflı kararların sonuçlarıyla yüz yüze kaldı. Söz konusu kararlar bölgede ABD'ye yönelik olumsuz tutumlara sebep olurken, ülkeyi siyasi açıdan daha da büyük bir yalnızlığa itti. Ayrıca bu kararlar müttefiklerle büyük gerginliklere yol açtı ve derin bir güvensizlik yarattı. ABD'nin taahhütlerine bağlılığıyla ilgili kuşkular ve bölgedeki emellerine dair kafa karışıklığı, bu ülke ile diğer ülkeler arasındaki bağları zayıflattı.
Trump'ın seçilmesiyle birlikte bu tek taraflılık, Ortadoğu'da yeni bir zirve noktasına ulaştı. Trump'ın İsrail'deki Amerikan büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma ve Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararının Washington açısından ciddi yansımaları oldu. Trump'ın karara dair açıklamasını takiben Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yapılan oylama, ABD'nin uluslararası arenada ne kadar yalnızlaştığını ortaya koydu. ABD'nin belli başlı müttefiklerinden hiçbiri bu kararı benimsemedi. Washington daha sonra da İran'la imzalanan nükleer anlaşmadan çekilince, uluslararası arenada bir kez daha yalnız kaldı. P5+1 grubundaki (İran'la nükleer anlaşmayı ortaklaşa müzakere eden BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, Fransa ve İngiltere'ye ilaveten Almanya) ortaklarından hiçbiri ABD'nin bu kararını desteklemedi. ABD yönetimi her iki olayda da, kendi ülkesinin devlet kurumlarının tam desteğini bile alamadı. Başkan ve iç kabinesi bu kararların Trump'ın seçim vaatlerine bağlılığını ortaya koyduğunu düşünse de aslında bunlar, ABD yönetiminin önemli dış politika ve güvenlik politikası kararları söz konusu olduğunda nasıl öngörülemez şekilde davrandığını gösterdi. Kudüs'te geçtiğimiz hafta düzenlenen tören ve sonrasındaki protesto gösterileri, tüm dünyada bu algıyı daha da güçlendirecek.
Bu tek taraflılığın sonuçları ve ABD'nin ne dünyanın geri kalanına ne de müttefiklerine itibar etmemesi, Amerika'yı kritik öneme sahip bölgelerde iyice yalnızlaştıracak. Bu durum Washington'ın uluslararası düzenle ilişkili ortak çalışmalar ve girişimler yürütmesini güçleştirecektir. Bu tür adımlar nedeniyle dünyada yükselen anti-Amerikancılık, ulusal hükümetlerin Amerika'yla işbirliği yapmasını zorlaştırır. Daha da önemlisi, Washington farklı yönetimler döneminde benzer hataları değişik şekillerde yapmaya devam edecektir. Bu durumu düzeltmek için bazı adımlar atılmazsa, ABD'nin izolasyonu kendi tercihi olmaktan çıkıp sahadaki gerçeklik halini alacaktır.