ABD Başkanı Barack Obama, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tehdidiyle mücadele stratejisi konusunda tüm dünyanın beklediği açıklamayı geçtiğimiz Çarşamba gecesi nihayet yaptı. Sadece Amerikan kamuoyuna değil tüm dünyaya hitap eden Obama, IŞİD'le savaşmak için "bir stratejisi olduğunu" belirtti.
Obama'nın dört ayaklı stratejisi şu adımları içeriyor: Irak'taki IŞİD hedeflerine yönelik sistematik hava saldırılarını devam ettirirken Suriye'deki IŞİD hedeflerine karşı da saldırılar başlatmak; Irak ordusuna danışmanlık ve eğitim desteği veren ABD askerlerinin sayısını artırmak; IŞİD'in yabancı savaşçıları ve gelir kaynakları hakkında daha iyi istihbarat toplamaya çalışarak ABD ile müttefiklerinin terörle mücadele kabiliyetini güçlendirmek; ve son olarak, IŞİD'in kontrolündeki bölgelerde yaşayan Sünni ve Şii halk ile dini azınlıklara yönelik insani yardımları devam ettirmek. Obama bu operasyonlar sırasında geniş bir uluslararası koalisyon oluşturmaya ve müttefiklerle birlikte çalışmaya gayret edeceğini açıkladı. Ayrıca bu stratejinin nihai hedefine ilişkin bazı çelişkili mesajlara değinirken, IŞİD'i en sonunda tamamen bitirme yolundaki ilk hedefin örgütün gücünü azaltmak olduğunu söyledi. Ayrıca daha önce birçok kez yaptığı gibi, IŞİD'e yönelik operasyonun Irak savaşından farklı olacağını vurgulamak için herhangi bir muharip birlik görevlendirmeyeceğini tekrar belirtti.
Obama'nın açıkladığı strateji temel unsurları bakımından, sahaya bizzat inerek askeri operasyonlar yapma konusunda daha önce sergilediği isteksizliğin bir ölçüde devamı. Ama aynı zamanda, geçmişteki tutumları ile –mesela Ortadoğu'dan uzak durmak gibi– bazı farklılıklar da içeriyor. Obama'nın açıklaması ve ABD'li yetkililerin son haftalarda başlattığı hararetli diplomatik faaliyetler, IŞİD tehdidine yönelik tutumlarında önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor.
Ancak son birkaç haftada yaşanan bu değişiklikler Obama'nın planıyla ilgili bazı soru işaretleri yaratıyor. Öncelikle, IŞİD'in nasıl yok edileceği ve bu operasyonun öngörülen süresinin ne olduğu açık değil. Bu "IŞİD'le küresel savaş"ın sordurduğu temel soru şu: 13 yıl önce başka bir ABD başkanının yok etme sözü verdiği ama ana sığınağını ve liderini kaybetmesine rağmen o günden beri faaliyetlerini genişleten bir diğer terör örgütünden –El Kaide– türeyen bu terör örgütü (veya isyancı ordu) nasıl yok edilecek? IŞİD'in El Kaide'nin bir kolu olduğu daha yeni kabul edilirken, Obama'nın bu örgütü küçük ve önemsiz olarak nitelemesi hâlâ anımsanıyor. Bu noktada yönetimin, operasyonlar sonrasında IŞİD'in önümüzdeki aylarda veya yıllarda geleneksel bir terör örgütüne, tümüyle isyancı bir orduya veya tamamen farklı bir şeye dönüşme olasılığına hazır olup olmadığı belli değil. IŞİD gibi örgütler değişen koşullara uyum sağlamak için taktik manevralar yapabiliyor. Operasyonun ilk ayağı sonrasında örgütte değişiklikler ve bir miktar sürtüşme görebiliriz. Obama'nın stratejisi süreç içindeki bu muhtemel değişimlerle ve sorunlarla baş edebilecek kadar esnek mi?
İkinci bir soru da ABD'nin kurmaya çalıştığı koalisyonla ilgili. IŞİD'in stratejisindeki muhtemel bir değişim durumunda, ABD hem uluslararası müttefiklerini hem de yerel ortaklarını koalisyonda tutacak bir strateji tasarlayabilir mi? Ayrıca Amerikan kamuoyunun genel olarak ABD'nin bölge politikasını ve özel olarak da IŞİD politikasını belirleyen önemli bir etken olduğunu biliyoruz. Kamuoyunun görüşünde hızlı bir değişim olması durumunda, ABD yönetimi kurmakta olduğu koalisyona liderlik etmeye devam edebilir mi? Başkan Obama ABD'nin Somali'deki operasyonlarından bahsettiğine göre, Amerikan halkının büyük çoğunluğunun bir seçim yılında operasyonların durdurulmasını talep etmesine yol açabilecek "Black Hawk Down" türünden bir olay yaşanması halinde IŞİD stratejisini devam ettirebilir mi? Obama Suriye'deki sivillere yönelik kimyasal silah saldırılarının ardından kendisini destekleyen ülkeleri zor durumda bırakarak birçok ABD müttefikini hayal kırıklığına uğrattı ve öfkelendirdi. Ortaklarının desteğini almasının ardından daha önceki kırmızı çizgilerinden geri adım atması, ABD'nin tüm dünyadaki müttefikleri arasında kuşkulara neden oldu. Bu ülkeler ABD politikalarını destekleme konusunda karar verirken, muhtemelen daha önce verdikleri desteğin sonucunu anımsayacak.
Üçüncü olarak, bu yeni stratejinin siyasi boyutu ne olacak? Obama Irak'taki yeni yönetim konusunda aşırı iyimser görünüyor. Evet, eski başbakan Nuri El Maliki gitti ama yeni hükümetin ne kadar başarılı ve kapsayıcı olacağını görmek için beklememiz gerek. Ve evet, IŞİD'le mücadele edilecek ama halen örgütün kontrolünde olan bölgeler kurtarıldıktan "hemen sonra" neler yaşanacağını bilmek önemli. Irak'taki yeni yönetim Irak vatandaşlarına hem IŞİD'in hem de diğer örgütlerin muhtemel saldırılarına karşı emniyet ve asayiş sağlayabilir mi? Irak vatandaşlarının desteğini ve güvenini kazanabilir mi?
Ve son olarak, Suriye'deki durum ne olacak? Obama IŞİD'i Suriye'de vurmaktan bahsetmiş olsa da, oradaki krizi çözmek için hangi stratejinin uygulanacağı belirsiz. Obama Suriye'deki soruna terörle mücadele stratejisi çerçevesinde yaklaşmaya istekli görünüyor. Bu, Suriye'deki insani felaketi durdurma konusunda fazla işe yaramayabilir ve bölgenin tümünü istikrarsızlaştırmaya devam edebilir.
Bu soruların yanıtları, ABD liderliğindeki operasyona yönelik desteğin devamı ve IŞİD'e karşı uygulanan stratejinin başarısı açısından son derece önemli olacak.