ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta, son bir ay içindeki ikinci telefon görüşmelerini gerçekleştirdi. Türk-Amerikan ilişkileri kuşkusuz tarihinin en zor dönemlerinden birinden geçiyor. Geçtiğimiz birkaç ayda ilişkilerdeki bu gerilemeyi yakından izleyen Amerikan yönetimine mensup bazı isimler, iki ülke arasındaki bağları güçlendirmek ve ilişkileri düzeltmek için birtakım girişimlerde bulundu.
Türkiye'nin Afrin'e düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı'ndan sonra durumun aciliyeti daha da arttı. ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster ile eski Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Türkiye ziyaretleri, önemli bir ilk adım olarak değerlendirildi. İki ülkenin tesis etmeyi kararlaştırdığı mekanizmalar anlaşmazlıkları gidermek üzere çalışmaya başladı. Ancak ilişkileri düzeltmeyi amaçlayan bu süreç beklendiği kadar sorunsuz ilerlemedi. Öncelikle, ABD yönetiminde bazı görev değişiklikleri oldu. Tillerson ve McMaster görevlerinden alındı. Bu iki isim de ziyaretleri esnasında Türkiye ile ilişkileri düzeltme arzularını ifade etmişti. Bu değişikliklerin ardından Türkiye'de, gerek ikili ilişkileri düzeltme kararlılığının gerekse sürecin kendisinin devam edip etmeyeceği yönünde soru işaretleri oluştu. İki ülke dışişleri bakanları arasında yapılması planlanan görüşme iptal edilirken, geçtiğimiz hafta müsteşarlar seviyesinde görüşmeler gerçekleştirildi. İki ülkenin bürokratları, sorunlara çözüm bulmaya yönelik girişimlerini sürdürdü.
Öte yandan, Trump ile Erdoğan arasındaki telefon görüşmeleri iki ülke arasındaki stratejik ortaklığı sürdürme kararlılığını ortaya koydu. Bu telefon görüşmeleri sonrasında yapılan yorumlarda görüşmelerdeki esas meselenin, ABD ile PKK'nın Suriye kolu Halk Savunma Birlikleri (YPG) arasındaki işbirliği ve Türkiye'nin Afrin'e yönelik harekatı olduğu belirtildi. Bu süreçteki ikinci sorunlu konu, Suriye'deki Amerikalı komutanların yaptığı açıklamalar oldu. İki ülke arasındaki yoğun diplomasi trafiği sırasında Menbiç'teki ABD'li komutanlar, bu kasabada kalma ve YPG'yle çalışma kararlılıklarını birçok kez ifade etti. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel'in aynı dönemdeki açıklamaları da ABD'yle YPG güçleri arasındaki ilişkilere vurgu yaptı. İki ülke kararlaştırılan mekanizmalar dahilinde çalışmaya devam ederken, sahadaki ABD'li komutanlar bu kez de Beyaz Saray'a ve Zeytin Dalı Harekatı'na yönelik hoşnutsuzluklarını dile getirdi.
NBC'de geçtiğimiz Cumartesi günü yayınlanan kapsamlı bir haberde, ABD'li komutanlar sahadaki "ortaklarını" bir kez daha överek YPG'yle çalışmaya devam etme mecburiyetinden bahsetti. Yani komutanlar hem Türkiye ile ABD arasında devam eden görüşmelere yönelik eleştiri ve kaygılarını dile getirdi hem de YPG ile ABD güçleri arasındaki ilişkileri ortaya koydu. İki NATO müttefiki arasındaki güven sorununu daha da derinleştirebilecek bu tür açıklamalar, ikili ilişkilerin geleceği açısından ciddi riskler yaratıyor. Stratejik bir yaklaşımın olmadığı bu ortamda Türkiye, dış politikasını harekatlar ve taktikler ekseninde belirlediği mevcut durumun devam etme ihtimalinden endişeli. Ayrıca söz konusu açıklamalar kamuoyunda büyük tepkilere de yol açarak ABD'yle müzakereleri siyasetçiler açısından daha da zorlaştırıyor.
Bunlara ilaveten, Türk-Amerikan ilişkilerini önemli ölçüde etkileyen en son gelişme de Başkan Trump'ın Ohio'da yaptığı açıklamalar oldu. Trump burada yaptığı konuşmada, ABD'nin kısa süre içinde Suriye'den çekilebileceği sinyalini verdi. Bu açıklama, ABD'nin bölgeyle ilgili niyetleri konusunda ilave soru işaretleri de uyandırıyor. ABD'nin kamuoyuna açıkladığı bir çıkış stratejisi yok. Geri çekilmenin ne şekilde gerçekleşeceği de belirsiz. Eğitilip silahlandırılan YPG militanlarına ne olacak? Verilen silah ve mühimmatları kim toplayacak? Bölgedeki muhtemel bir gerginliği kim önleyecek? Bu sorulara cevap yok ve bu durum Türk-Amerikan ilişkilerini ciddi ölçüde gerebilir.
Bu üç sebep, gerek müzakerelerin geleceği hususunda gerekse ABD'nin Türkiye'yle ilişkileri düzeltme kararlılığı olup olmadığı konusunda Türk tarafında endişe yaratıyor. Türkiye bu noktada, ABD yönetimi içindeki değişiklikleri izliyor. Ankara'daki yetkililer, ABD'de kritik makamlara atanan yeni isimlerle birlikte aynı dış politikanın devam etmesini umut ediyor. Ankara ayrıca, Washington'daki sivil yöneticilerin Suriye'de sahada görev yapan askerleri daha sıkı kontrol etmesini bekliyor. Son olarak Ankara, Başkan Trump'ın son açıklamasında neyi kastettiğinin iyice netleşmesini bekliyor. İlişkilerin geleceği bu beklentilere ve bunların karşılanmasına bağlı.