Filistin aylardır patlamaya hazır bomba gibi. Kudüs, Batı Şeria ve Gazze son yılların en kapsamlı baskılarına hedef oluyor.
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında El Fetih ile İsrail arasında barış süreci başlamıştı. Filistinliler adına tek bir somut adım atılmadı. Yerleşim birimleri, çocuklara yönelik tutuklamalar, ev baskınları, kanlı saldırılar giderek arttı.
Kudüs'ün merkezindeki Filistinlilere ait ev sayısı yarı yarıya azaldı. İşgal son 10 ayda katlanarak büyürken, Filistinliler üçüncü intifadanın eşiğine geldi.
İsrail, görünen baskılarını Kudüs ve Batı Şeria'da yoğunlaştırırken, bu süreçte kendi kaderine terkedilmiş olan Gazze iyice kan kaybeder hale getirildi. 3 Temmuz Mısır darbesinden itibaren 2 milyon Filistinlinin yaşam mücadelesi verdiği abluka altındaki Gazze, her ay 200 milyon dolar ekonomik kayba uğradı.
Mısır ve Suudi Arabistan İhvan'ı terör listesine alırken, Gazze'deki Hamas yönetimi de Müslüman Kardeşlerle ilişkilendirilerek terörizmle suçlanır oldu. Bu fiziki ablukanın yanında siyasi bir izolasyonun habercisiydi.
İsrail geçtiğimiz Pazartesi günü Batı Şeria ve Gazze'ye eş zamanlı saldırılar düzenledi, 10 Filistinli katledildi.
Aynı süreçte İsrail, İran'dan Gazze'ye gönderildiğini iddia ettiği içi roket dolu bir gemiyi ele geçirdi.
Birkaç gün sonra Gazze'den İsrail'e peş peşe roket fırlatıldı. İslami Cihat'ın misillemesine Hamas da destek verdi.
Herkes "İsrail bunun acısını fena çıkarır, Gazze'yi yok eder" diye beklerken İsrail aynı sayıda can kaybının yaşanmadığı bir karşılık vermekle yetindi. Ardından ateşkes açıklamaları geldi.
Filistin ile İsrail arasında hassas bir denge var. İsrail şu aşamada geniş çaplı öldürücü hamleler yapmayı düşünmüyor. Çünkü planı başka.
Aylardır yaptıkları küçük küçük hamlelerle Filistin'i yok etme faaliyetleri. Kudüs'te ev yıkıp, haftada bir Batı Şeria'da birkaç kişiyi öldürmek arada sırada Gazze'ye füze atmak vs. Böyle yaparsan dikkatleri üzerine çekmezsin. Sadece Filistinliler konuşur ama dertlerini anlatacak kimseyi bulamazlar.
İsrail'in asıl derdi İran. Kızıldeniz'deki füze dolu gemi iddiasının amacı da bu. İran'ı kendilerine düşmanlıkla suçlayıp, bu iddialarını kanıtlama peşindeler. Ta ki Amerika'dan İran için bir işaret alana kadar.
İkinci plan Kudüs ve Batı Şeria'yı Yahudileştirmek. Temmuz'daki barış sürecinden itibaren bu planlarını adım adım kimselere çaktırmadan uyguluyorlar. Birileri bir şey derse ortada kapı gibi "barış müzakereleri" var.
İsrail'in üçüncü hedefi olan Gazze zaten stabil durumda. Üstelik Mısır'daki darbe yönetimi Gazze için İsrail'e yeterince hizmet veriyor.
İsrail biliyor ki top yekun bir katliam yerine tek tek cinayetler işlerlerse dünya Filistin'in haykırışına dönüp bakmayacak bile.
Hele ki yanı başında Suriye'deki katliamlar, Mısır'daki katliamlar varken, El Kaide diye bir bela dururken, bir de üstüne Kırım krizi çıkmışken.