Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

21 Eylül 2017, Perşembe

Türkiye BM'nin altıncı daimi üyesi olmalıdır!

Seçim kampanyası döneminde "Birleşmiş Milletler"in İsrail'in dostu olmadığını savunan ve BM'ye gitmemekte direten Trump sonunda baskılara dayanamamış evvelki gün BM'nin yolunu tıpış tıpış tutmuş...

Trump konuşmasında, "BM'nin dünya genelinde barışı sağlamada daha etkili bir güç olması lazım" gibisinden bir de iri bir laf etmiş ve eklemiş: "BM'ye devasa paralar veriyoruz ama bir türlü istediğimiz sonuçları alamıyoruz."

(2000 yılından bu yana BM'nin normal bütçesi yüzde 140, personel sayısı da iki buçuk kat artmış...)

Anlayacağınız BM'ye hem aba altından sopa göstermiş hem de onu parlatmaya, yaldızlamaya çalışmış... Yerseniz...

Bu örgütün arpasını gerçekte ABD verir. Bu o kadar böyledir ki, BM, Amerika'nın icraatlarına "höt" demeye yeltendiği zaman ABD başkanları hemen "Kafamızı bozmayın yoksa sıcak para musluğunu kapatırız ha" demişlerdir.

Bu kurum Amerika'nın dünyayı çıkarları doğrultusunda yönetebilmek için yumurtladığı bir örgüttür.

Daha açık ifadeyle yeryüzünde patlak veren savaşları sona erdirme bahanesiyle diledikleri bölgeyi işgal etmek ve sömürmek amacıyla Amerikan başkanları tarafından kurulmuştur...

Haliyle BM, genelde beş daimi üyenin özelde ise Amerika'nın borusunun öttüğü bir örgütüdür, diğer ülkeler de orada birer "piyon" hükmündedir.

Hatırlarsanız Erdoğan BM'yi, "Dünya beşten büyüktür! BM'nin daimi üyeleri arasında niçin Müslüman bir ülke yoktur?" diyerek eleştirmişti...

İşin aslı bu örgüt kocaman bir fiyaskodur, tam bir hayal kırıklığıdır.

Zira bir işe falan yaradığı yoktur. Tek kelimeyle etkisiz elemandır.

Ne eskisi (Cemiyet-i Akvam) "2. Dünya Savaşı"nı önleyebilmiştir, ne de yenisi (BM) yerel savaşları, katliamları, soykırımları...
Öte yandan, bu örgüt küresel güçlerin dünya çapındaki acımasız politikalarına ses çıkarmaz. Yani mesele beş daimi üyenin çıkarı olunca suya sabuna dokunmaz, etliye sütlüye karışmaz. Tavşan botu gibidir ne kokar, ne bulaşır.

Hal böyle olunca beş daimi üye ve onların kanatları altındaki şımarık ülkeler BM'yi takmaz. Mesela İsrail BM'nin kararlarını takmadığı gibi ciddiye de almaz...

Neyse ki artık biz de (mazlumları koruma adına) BM'nin bazı kararlarını takmıyoruz. Bütün dünyayı karşımıza alma pahasına olsa bile...
BM'nin bir de eli işte (parada) gözü oynaşta olan subaylardan oluşan bir ordusu var. Buna barış gücü deniyor. Bu ordu gittiği yerde sırf bulunmak için bulunur. Dostlar alışverişte görsün kabilinden.

Bu herifler Müslümanların boğazlanmalarını yalnızca seyretmekle yetinirler... Müslümanlara uygulanan soykırımlara ses etmezler... (Bosna örneğinde olduğu gibi...)

Diğer yandan, bunlar küresel güçler için istihbarat toplarlar. Ajanların girişini çıkışını sağlarlar. Konuşlandıkları yerdeki yeraltı kaynaklarının üstüne çökerler...
Bir de bu örgütün Unesco denen eğitim, bilim ve kültür kurumu vardır. Bu kurum kafasına göre yeryüzündeki bir takım kadim eserleri kültürel miras ilan eder. Kendisine ve çevresine yeni yeni ekmek kapıları açar...

Unutmadan 72. Dönem BM Genel Kurul çalışmaları için New York'a giden Cumhurbaşkanımız "reform" talebinde bulundu. Üye ülkelere "İstanbul'un BM'nin merkezi olmasını" teklif etti ve Güvenlik Konseyinde Müslüman ülkeler adına yer talep etti. Helal olsun!

Son tahlilde temennimiz, Türkiye'nin az gelişmişlik düzeyinden kurtulduğu gibi orta gelişmişlik düzeyinden de sıyrılarak BM'nin Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa'dan sonra veto hakkı olan altıncı daimi üyesi olmasıdır...

SON DAKİKA