FETÖ' nün kapatılan ve el konulan okulları çoğunlukla İmam Hatip okulu olarak devlet okuluna çevrildi. Senelerdir İmam Hatiplerle münazaa eden, İmam Hatipleri küçümseyen ve hafife alan hatta yadırgayan anafen kafasıyla dalga geçer gibi harika bir gelişme oldu bu. Tam anlamıyla bir ironi oldu.
Çok da iyi oldu hani. Düşünün ki derste ve sınıfta Kuran okuyup, teneffüste öğretmeninizin arkasında namaza durup diğer teneffüste aynı hocanızla bahçede top oynama imkanınızın olduğu bir okul.
İslam'a, İslamî öğretime, İslam'ı sevdirmeye götüren güzel bir fırsat bu okullar.
Öte yandan İmam Hatiplerin sayısı artıyor diye kalite düşüyor diye bir durum da yok.
Proje okulları, Anadolu ve Fen lisesi düzeyindeki İmam Hatipler artık TEOG'da en yüksek puanla öğrenci alan okullar arasında. Sanat alanında dahi proje kapsamında okullar var aralarında.
İmam Hatip liselerinde akademik eğitimin kalitesinin artmasına gösterilen ihtimamın yanı sıra ''değerler'' konusunda, özellikle de ''bilişsel değerler'' değil de ''uygulamalı ahlaki değerler'' konusunda informal eğitim yöntemleri ile gençler desteklenirse çok güzel sonuçlar alınacaktır.
Geçtiğimiz yıllarda da güzel gelişmeler vardı. Ama buna daha fazla ağırlık verilmeli.Ders ve not telaşesini işin içine katmadan, özellikle de öğretmenlerin kendi hayatlarına ahlaki değerleri yansıtmasıyla öğrencilere örnek olarak bunu gerçekleştirmeleri gerekiyor.
En basitinden 'selam vermek' gibi, 'küfretmemek' gibi, sırf bir öğrencinin saçı biraz uzun diye ona ''serseri'' dememek gibi, sınıfa 'Berlin Duvarı' gibi bir suratla girmemek, dersten sonra en azından ayda bir teneffüsünü çocuklarla 'top oynamaya' veya 'sohbet etmeye' ayırmak gibi, gülümsemek , hal-hatır sormak gibi, ağlayan öğrencisine ''Hepsi geçecek'' demek gibi, çocuklara yaka kartı verip ismiyle hitap etmek ''hişt kızıl, pişt mavili'' dememek gibi, onlarla 'aynı mescitte namaz kılmak, oruçlu çocuklarla iftar düzenlemek' gibi…
Çıtayı ne kadar aşağıda tuttuğumu fark etmişsinizdir. Devlet okulunun ortamından uzak olanlar belki ''bunları mutlaka yapıyorlardır zaten abartmayalım'' diyebilirler. Evet belki kısmen haklılar da. Çünkü her öğretmen böyle değil. Arada bunları yapanlar da var. Ama ne yazık ki her okulda bunları yapmayanlar çoğunlukta.
İmam Hatip okullarında İlahiyat çıkışlı hocaların genel olarak daha ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Ama genel havada yine bir boş vermişlik havası da yok değil.
Oysaki inanın yukarıda saydığım şu basit şeyleri yapan idealist ve öğrenci deyimiyle ''adamın dibi'' öğretmenler öğrencilerin dünyasında eşsiz bir yere yerleşiyorlar. Böyle bir şansı kaçırmamak için öğretmenlerin biraz çabalaması gerekiyor sadece. İnşallah yeni devlet memurluğu düzenlemesi ve sözleşmeli öğretmenlik sistemi de bu durumu destekleyici olacaktır.
Bu arada konu açılmışken 'okul PDR'lerinin' tek derdinin 'bağımlılıkla savaşmak ve hangi puan için kaç soru çözmek gerekir' hesabı yapmaktan daha içi dolu ve yüksek hedefleri olmalı.
Sadece değerler eğitimi İmam Hatip okullarında değil tabii ki her yerde yoğun bir şekilde yaygınlaştırılmalı.
Tüm okullarda öğrenciye 'insan gibi muamele' göstermeye özen gösterilmeli.
Yalnız ,İmam Hatip okulları 'yeni nesil projesi olarak' göze fazlaca geliyor. Öğrencilerinin yaptıkları herkesin gözüne 'daha fazla batıyor.' Demek ki daha fazla örnek alınıyor. Bu nedenle İmam Hatipte çalışan hocaların ve okuyan öğrencilerin İslam'ı temsil ettiklerinden hareketlerine daha fazla özen göstermeleri gerekiyor.
Öğretmenlere söyleyeceklerimi bitirdiğime göre şimdi de İmam Hatip liselerinde okuyan kardeşlerime sesleneceğim:
Sen, İslam'ın iffetli kızı! Ve sen İslam'ın bahadır oğlu! Asırların beklediği nesl-i ati, Akif'in bahsettiği Asım'ın nesli, Bediüzzaman'ın hasret kaldığı cennet-asa baharda açan çiçek, Necip Fazıl'ın Sakarya'sı;
Sen İmam Hatiplisin! İnsanlara doğru yolu göstermede imam olacak, önder ve rehber olacak, İslamiyet'i girdiğin her alanda en başta tavırlarınla anlatarak hatip olacaksın.
Sen atak, gözü pek ancak kaba kuvveti benimsemeyen bir nesil olacaksın.
Ahlâk güzelliği, karakter sağlamlığı, ilim ve irfanla donanacaksın.
Sen İmam Hatiplisin! Sen okuduğun Kuran'ın ve öğrendiğin İslam'ın hakkını vererek yaşamalısın. Hareketlerinle, konuşmalarınla, seçimlerinle çevrendekilere örnek olacaksın. Ahlakını; Kuran'dan ve Sünnet-i Seniyye'den aldığın istikametle güzelleştirecek, 'Resul-i Ekrem'in sancağını kalplerde göndere çekeceksin.'
Sen İmam Hatiplisin! Akademik anlamda en iyiyi ve en ileri olanı hedefleyip hep çalışacak, hep ideallerini gerçekleştirmek için şevkli olacak, vatanını muasır medeniyetlerin üzerindeki bir seviyeye çıkaracaksın.
Sen İmam Hatiplisin! Elinde kumanda sabah izdivaç programlarını akşam zehirli dizileri elinde çekirdek ağzında sakız ile seyredecek ve böyle bir hayattan zevk alabilecek basitlikte olamazsın!
Sen İmam Hatiplisin! Hayattaki tek gayen gezip tozmak, sevgili yapmak, İnstagram'da filtreli profil resmi paylaşmak olamaz!
Sen, parklarda, sokaklarda ''değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli'' dediğin gibi, bir mabed gibi koruduğun iffetine namahremi dokundurmayacaksın. "Haram birinin sana değmesindense başından demir bir çubuk geçirilmesi daha iyidir" hadisini her daim hatırlayacaksın.
Sen büyüğüne saygılı, atana, vatanına, tarihine, ecdadına, devletine, Peygamberine ve Rabbine hayırlı olacak, hayırsızlık yapmayacaksın.
28 Şubat sürecinde başörtüleriyle okullara giremeyen, okul birincisi olduğu halde puanı kırıldığından hiçbir üniversiteye giremeyen İmam Hatiplilerin hakkı için içinde bulunduğun bu nimetin kıymetini bilecek, Kuran'ının, imanının ve ahlakının gösterdiği Resul-i Ekrem'in açtığı yolda yürüyeceksin.
Selefi akımlara kapılmayacak Ehl-i sünnet vel cemaat yolundan ayrılmayacaksın.
Sen İmam Hatiplisin genç… Hamiyyetini İslam'dan, şevkini Kuran'dan, istikametini sünnetten alıp İslam'ı anlama ve anlatma davanda sebat edeceksin. Bunu yaparken sapmayacak, günaha ve gaflete dalmayacak sebatkâr olup yılmayacaksın. Çünkü muhtaç olduğun kuvvet 'kalbindeki asil imanda' mevcuttur…