Yıllardır ülkemizde devam eden başörtüsü zulmü Erdoğan'ın 'dik duruşu sayesinde' birçok resmi kurumda kırıldı.
Artık devlet memurları, öğretim üyeleri, hâkimler, savcılar, avukatlar öğretmenler, milletvekilleri, kaymakamlar görevli oldukları kurumlarda başörtülü olarak çalışabiliyorlar.
Bu durumu bir kısım marjinal gruplar dışında herkes benimsedi.
Dolayısıyla şu aşamada yeni atanan muhafazakâr generallerimizin de eşlerinin tesettürlü olmasından dolayı çekinmemeleri gerekiyor.
Muhafazakâr Paşalarımız ;
- Eşleri ile ilgili istenen fotoğrafları başörtülü olarak ilgili makamlara versinler...
- Eşli katılmaları gereken toplantı, tören veya balo gibi kutlamalara başörtülü eşleri ile beraber katılsınlar...
- Lojmanlarda general eşlerinin yaptığı hanımlar arası etkinliklere eşlerinin katılmaları konusunda tereddüt etmesinler...
Askeriyede ne yazık ki öteden beri süregelen bir muhafazakârlığa karşı duruş var.
Artık bu karşı duruşun değişip askeriye içerisinde de demokratik bir havanın oluşması ülke kalkınması için oldukça önemli.
Her türlü görüşe sahip olan insanın; namazını kılan veya kılmayan, eşinin başı örtülü olan veya olmayan herkesin kendi kimliği içerisinde kabul görmesi ve bir asker olarak şahsi fikirlerine saygı gösterilmesi çok önemli.
Yıl olmuş 2016 ; hala ordu evine başörtüsü ile giremeyen subay eşleri var.
Yıl olmuş 2016 hala daha hanımlar arası kokteyllere sırf muhafazakâr olduğu, başörtülü olduğu için katılamayan veya katıldığında "hanımefendi" olan general eşi gelmeden evvel "salonun görüntüsünü bozduğu" iddiasıyla çıkarılan subay eşleri var.
Başörtülü muhafazakâr memurlarımızın sergilediği dik duruş sayesinde resmi kurumlarda başörtüsü takmak normalleşti ve söz konusu yasak buharlaştı.
TSK'da generallerin eşleri başörtülü olamazmış gibi yanlış olarak uygulanan teamülü düzeltme görevi yeni paşalarımızdan muhafazakâr görüşte olanlara ve tesettürlü olan hanımefendilerine düşmüş durumda...
Zaman, TSK'daki laik kesimin muhafazakâr kesime karşı yürüttüğü alaycı ve aşağılayıcı psikolojik mahalle baskısına müspet tarzda direnme zamanıdır.
Zaman sıkılıp çekinmeden mescide gidip bir paşanın resmi kıyafetiyle namazını eda edebilme zamanıdır…
Zaman, tesettürlü general eşlerinin "Ben de tesettürümle varım ve benim tesettürlü olmam eşimin generallik vazifesini yapmasına engel değil" demesinin zamanıdır…
Zaman artık inandığı gibi yaşamanın TSK'da da hiçbir yerde de gizlenmeye gerek kalmadığı zamandır…
Zaman Reis'in bütün dünyaya karşı yaptığı gibi mertçe meydana çıkıp "Ben buyum" diyebilme zamanıdır...
Artık bu dirayeti göstermenin zamanı geldi de geçiyor...
Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız, Başbakanımız ve bakanlarımız bu dirayeti gösterdiler.Tam da olması gerektiği gibi iftiharla, çekinmeden hanımlarını başörtülü olarak tüm dünyaya gösterdiler.
Bu milletin muhafazakâr bir millet olduğunu aleme ilan ettiler.
Muhafazakâr paşalarımızdan da beklenen bu dik duruşu sergilemeleri, muhafazakar kimliklerini çalışma arkadaşlarının mahalle baskısına rağmen rahatlıkla ve iftiharla hayatlarına yansıtmaları ve "Bir muvazzaf paşanın hanımı başörtülü olabilir" geleneğini başlatmalarıdır...
Öte yandan FETÖ'nün en büyük hilesi olan "bulunduğu kabın şeklini almak, takiyye yapmak, ortama uymak, renk belli etmemek" gibi Müslümana hiç yakışmayan tavırlardan uzak durmak lazım !
Eskiden yularını küresel güçlerin eline çabucak kaptırıveren bir TSK varken, artık sistemli, devletine kafa tutan değil devleti ile uyumlu bir TSK var.
Cumhurbaşkanını lafta değil, gerçekten 'başkomutan' olarak kabul eden bir TSK var.
Öğrencilerini, subaylarını darbe sever değil,demokrasi bilinci ile yetiştirecek dışa dönük bir TSK var...