İnsanlar kızdıkları zaman söylemlerine bilinçaltı egemen olur ve ağızlarından istenmeyen sözcükler çıkıverir...
CHP genel başkanı Kemal de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edeyim derken virajı alamayarak Allah'tan korkmadığını söyledi güya gaf olarak. Ama aslında bir çeşit itirafta bulunarak bilinçaltını yansıtmış oldu bence...
Oysaki her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'a diktatör yaftasını yapıştırmaya çalışan Kemal, çoğu CHP'liye göre bizzat kendisi diktatör...
5 yılda 6 seçim kaybeden ve bir türlü parti başkanlığını elinden bırakamayan birine demokrat denilebilir mi ? Bir çok CHP'linin ortak kanaati Kemal'in sadece PKK'lılara karşı demokrat olduğu, CHP'lilere karşı ise diktatör olduğu yönünde...
1 Kasım seçimlerinden sonra koltuğunu kaybedeceğini anlayan Kemal, CHP il başkanlarına emir vermiş ve onları destek açıklamalarına mecbur etmiştir.
Rakipleri olan Muharrem İnce'yi, Umut Oran'ı ve Mustafa Balbay'ı demokratik olmayan yollarla alaşağı eden," Keşke kurultayda rakibim olsaydı" diye açıklama yaparak ve CHP'deki parti içi demokrasiden dem vurarak milleti ahmak yerine koyan yine diktatör olmaya çalışan Kemal Efendi'dir.
Son tahlilde; kaset skandalı nedeniyle ve demokratik olmayan yollarla CHP genel başkanı olan Kemal, CHP'yi; PKK'yı savunan, koruyan ve kollayan bir partiye dönüştürmüştür...'Bu biraz ağır olmadı mı' gibi seslerin yükseldiğini duyuyor gibiyim....Gelin hep beraber Kemal'in icraatlarına bakalım ona göre karar verelim;
-Hendekleri kazan, barikatları kuran, mayınları döşeyen ve tuzakları hazırlayan, 200.000 kişinin bölgeden göçmesine neden olan, askerimizi, polisimizi ve masum yurttaşlarımızı katleden bölücü teröristlere ''ARKADAŞLAR'' diye hitap etti...
-Sunduğu programda bölücü terör örgütü PKK lehine terör propagandası yapılmasına izin verdiği için Türkiye Halkından özür dileyen Beyazıt Öztürk'e ''Kardeşim neden özür diliyorsun sen? Yürek yok mu sende? Cesaret yok mu? Ne özürü diliyorsun? " diyerek sanki PKK'nın sözcüsü gibi konuştu...
-Türk silahlı kuvvetlerine yani devlete ''BEBEK KATİLİ'' diyen ve bölücü terör örgütü PKK'yı tek kelimeyle bile olsun eleştirmeyen 1128 akademisyenin sözde barış bildirgesine açıkça destek verdi...
-Akademisyen geçinen karanlık kafalı aydınların bildirisine açıkça ''arkasındayız'' diyen, ömrünü PKK'lıların avukatlığına adayan ve her fırsatta PKK cenazelerinde boy gösteren Sezgin Tanrıkulu'nu CHP genel başkan yardımcısı yaptı...
-CHP kadrolarının, HDP sempatizanlarından seçilmesine ön ayak oldu...
-CHP'nin seçimlerde HDP ile örtülü ittifak kurmasını sağladı...
-PKK'nın Kandil liderlerinden olan, terörist Mustafa Karasu; Kemal , Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ''diktatör bozuntusu'' dediği için Kemal'e ''aferin sana'' anlamına gelebilecek cümlelerle destek verdi...
-CHP kongrelerinde vatan, millet, üniter devlet ve şehitlik mefhumlarına değinilmemesini sağlayan ama PKK leşlerine ağıt yakılmasını ve Kandil'e selam gönderilmesini ihmal ettirmeyen yine Kemal Efendi değil mi ?
Tüm bunlar Kemal'in PKK tarafından desteklendiği anlamına gelmiyor mu ?
Twitter hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ''ülkeyi yangın yerine çevirmiş...'' gibi söylemlerle saldıran, PKK'nın Güneydoğu Anadolu'daki terör eylemlerini, bölücülük faaliyetlerini ve özerklik ilanlarını görmezden gelen ve tüm bu menfi olayların tek faili olarak Cumhurbaşkanını işaret eden Kemal Efendi ,evet bence de Allahtan korkmuyor.Kuldan çekinmiyor.Hatta ve hatta sadece PKK 'dan çekinip,PKK'nın iplerini elinde bulunduran dış mihraklardan korkuyor.Ne de olsa rakiplerinin son anda istifa edip CHP başkan adaylığından çekilmesini, ileri derecede gezi zekalı olduğu halde hala daha ana muhalefet partisi lideri olmasını hatta ve hatta akrabalarını rezidans sahibi yapabilmeyi onlara borçlu...