Dünya eski dünya olmadığı gibi Türkiye'de eski Türkiye değil artık. Kabile devleti olduğunu sanarak Türkiye'nin sınırlarını çiğneyenler ve egemenlik haklarını yol geçen hanına çevirmeye çalışanlar , Türkiye'nin uluslararası hukuka uygun okkalı cevabıyla karşılaştıklarında karizmaları çizildiği için lütfen ağlayıp sızlamasınlar.
Arsızca sınırlarımız üzerinde operasyon yapanlar hak ettiği şamarı yiyince yakınarak küsmesinler. Düşmanca tavır takınmasınlar. Osmanlı'nın torunları olan bu milleti kimse tehditle korkutamaz. Zorla bir şey yaptıramaz. Harici düşmandan gelen baskılar ümmetin kenetlenmesini artırır ki zaten bu da arzu ettiğimiz bir şeydir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni Türkiye'si artık uluslararası konjonktürde söz sahibi ve dış politikada sözü dinlenen bir ülke olmuştur. İşin özü; Türkiye'nin dostu olan kazanır, düşmanı olan ise kaybeder.
Maske düşünce
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri de bazı kesimlerin ülkemize ve ulusumuza olan itimatsızlığıdır. Bu ezik tipler ülkenin zor zamanında karşı safta yer almayı tercih ederler. Ruslardan çok Rusçuluk yaparlar. Ana muhalefet partisi CHP ve yavru muhalefet partisi HDP Rusya'nın safında olduklarını utanmadan ima ediyorlar. Rusya'yı haklı bulduklarını seslendiriyorlar. Böyle bir zamanda bile yedisinden yetmişine ulus olarak tek yürek olmazsak ne zaman olacağız diye insan sormadan edemiyor. Bunların sorunu yerli ve milli olmamalarından kaynaklanıyor. Allah bu tür hadiselerle bunların maskesini düşürüyor böylece biz de kimin ne mal olduğunu ve kime hizmet ettiğini anlamış oluyoruz.
Nankörlük
Türkiye Rusya'yı stratejik bir ortak olarak kabul ettiği için tüm dünya Rusya'ya ambargo uygularken Türkiye yaptırım uygulamadı. Her türlü ticari faaliyetini sürdürmeye devam etti. Uluslararası toplum Türkiye'den Rusya'ya yaptırım uygulamasını talep ettiği halde Türkiye dik bir duruş sergileyerek bu talebi elinin tersiyle geri çevirdi.
Şimdi Rusya kalkmış Türkiye'den bir şey ithal etmeyeceğini ve ekonomik tüm ilişkilerini askıya aldığını deklare ediyor. Bu tür düşmanca yaklaşımlarla Türkiye'ye zarar veremezsiniz. Allah Rusya kapısını kapatırsa Katar kapısını açar. Türkiye halkı için mesele bu kadar basittir. Zor zamanda Rusya'nın yanında olan bu millete karşı Rusya'nın takındığı tavır nankörlükten başka bir şey değildir.
Devlet idaresinde duygusallık olur mu?
Devlet idaresi ciddi bir iştir. Devlet uluslararası hukuka uygun bir biçimde rasyonel ilkelerle yönetilmesi gereken bir kurumdur. Rusya devlet başkanı Putin, adeta ergen psikolojisiyle akıl ve mantığı bir kenara bırakarak duygusala bağlamış gibi görünüyor.
Boğazdan geçen Rus savaş gemilerindeki askerlerin uçaksavar füzelerle tehditkar bir biçimde poz vermesi ve Türkiye ile tüm ilişkilerin askıya alınması gibi çocukça şeyler herkesten önce Rus halkına ekonomik anlamda zarar veriyor. Hali hazırda Rus borsası dibi görmüş durumda...Uçak düşürme krizinde küresel vicdanın Türkiye'den yana olduğu gizli değil. Hatta Ruslar bile gizliden gizliye Putin'i suçluyor. Bu sorunun daha fazla büyümesine izin vermeden Türkiye'nin atmaya çalıştığı pozitif adımlara olumlu karşılık vererek çözmek herkesin yararınadır.
Günümüz dünyasında ebedi dostluk ve ebedi düşmanlık olmaz
Yeni dünya düzeninde dengeler sürekli değişiyor. Bu yeni dünya düzeninde ebedi dostluğa ve ebedi düşmanlığa yer yok. Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili Türkiye yeni dünya düzeninde söz sahibi olmak istiyor. Bunun için ekonomisinin, devlet ve toplum yapısının son derece güçlü olması gerekiyor.
Bulunduğumuz coğrafyanın bir çok alanı hatta ne hikmetse hep de Müslüman olan ülkeleri batılı devletlerin ihtirasları yüzünden kan gölüne dönmüş durumda. Eğer güçlü bir Türkiye olamazsak ve ilkeli sağlam bir duruş sergileyemezsek Allah korusun içerideki gezi zekalı hainlerle dışarıdaki düşmanlar Türkiye'yi Suriye'ye çevirebilirler. Bizi bir kaşık suda boğmak isteyenlerin sayısı hiç de az değil. Milletimizin gözünü beş açmasının zamanı gelmiştir. Halkımızın kuvayı milliye ruhuyla iç ve dış şer odaklarına karşı tek yürek olarak birleşmesi düşmanlara verilecek en güzel cevap olacaktır...
Sahi Rusya Suriye'de ne arıyor ?
Öncelikle Rusya'nın Suriye'de bulunma bahanesi meşru mu ? Neymiş efendim bir ülkenin yönetimi Rusya'yı ülkesine davet ederse Rusya'nın o ülkeye gitme hakkı doğarmış. Bu yetki Birleşmiş Milletlerin Rusya'ya verdiği özel bir yetkiymiş. Peki bu bahane kabul edilebilir mi ?
380 bin insanın katili ve Suriye'nin sadece yüzde 14'lük toprağında egemenliği olan Esed'in kendi ülkesinde meşruiyeti yokken,Rusya'yı Suriye'ye daveti geçerli sayılabilir mi? Tabii ki sayılamaz.
Dolayısıyla Rusya'nın Suriye'de bulunma nedeni geçersizdir ve uluslararası hukuka aykırıdır. Evrensel hukuk ilkelerine aykırı olarak bulunmaması gereken bir yerde bulunan Rusya'nın herhangi bir konuda hak dava etmesi kabul edilemez.
Bölgeye barışın ve istikrarın gelmesi Rusya'nın Suriye topraklarını ivedilikle terk etmesine bağlı gibi görünüyor...